Etrafımızda o kadar çok erkek görünümlü kişiler var ki.

Dedi koduca kadınların adı çıkmış.

Bunları gördükçe duydukça bunlar nasıl insan diyesin geliyor.

İnsanın hamurunda ne yok ki.

Yalan, iftira, dedi kodu.

Bunun üçü bir araya geldi mi şeytanı aramayınız.

Yalan kötü olsa da, dedikodu yasaklansa da, bunların içinde en kötüsü iftira.

Şeytan da aranmayan özelikler insanın mayasında çıkıyor.

Yalan, iftira, dedi kodu mayası her zaman her insanda olmaya biliyor.

Olanlardan da hayır gelmiyor.

Bize zarar veren ve bizim kötülüğümüzü isteyen o kadar çok insan var ki.

Çıkar uğruna yalan, iftira, dedi kodu durdurulmuyor.

Siyasi arenada bunlara daha çok şahit olmaktayız.

Dünyaya geldiği günden beri insanın mayasında olan yalan, iftira, dedi kodu son yıllarda çoğalmış gibi.

Bir yerde okumuş olduğum hikâyeyi sizinle paylaşmak istedim.

’’Adamın birisi kölesini alır pazara getirir ve tellala:

Bunu satacağım ama Bir ayıbı var taliplerine haber ver, der. Derken birisi köleye talip olur.

Tellal kölenin ayıbı olduğunu söyler.

Alıcı ayıbının ne olduğunu sorunca da, son derece iftiracı, dedikoducu olduğunu, dışarıda duyduğu her şeyi eve getirdiğini, evde olan bir sırrı dışarı çıkardığını belirtir.

Ama bütün bunlara rağmen köleyi almak isteyen adam ‘’bu bir kusur değildir’’ diyerek köleyi satın alır ve evine getirir.

Bir iki gün geçmeden, köle bir gün evin hanımına gelir ve:

Hani söylemek istemezdim, ama söylemeden de edemeyeceğim. Efendi seni sevmiyor.

Üzerine bir başka kadın alacak.

Diye bir yalan atar.

Zavallı saf kadın hemen bu yalana inanır ve: Yaa demek öyle…

Peki, ne yapayım?

Diye sorar.

Köle, zaten cevabını önceden hazırladığı için:

Ben sana bir ilaç yapayım.

Ama bunun için efendinin sakalından bir kaç kıl getirmen lazım der.

Akılsız kadın bu söze de inanır.

Ve uyurken efendisinin sakalından bir kaç kıl alacağını söyler.

Ama köle boş durmaz oradan hemen efendisinin yanına gider ve ona:

Efendi başımıza gelenleri hiç sorma!

Senin hanım meğer bir başkasını seviyormuş, onun içinde seni öldürmek istiyor der.

Efendi:

Nerden biliyorsun?

Köle:

İnanmazsan bu gece uyuyormuş gibi yap, o zaman her şeyi görürsün.

Bu konuşmalardan sonra efendi o gece yatağına girer, uyuyor numarası yapar, Biraz sonra zavallı saf kadın elinde bir ustura ile kocasının yanına yaklaşır.

Ama kocası gözünü açıp da onu karşısında eli usturalı görünce, kendisini öldürmeğe geldiğini zanneder hemen oracıkta kadının boğazını sıkarak öldürür.

Kadının kardeşleri meseleyi öğrenince ateş püskürürler ve eniştelerini öldürürler.

Böylece hem iki saat içinde iki ayrı cinayet işlendi ve hem de bir yuva yıkılmış oldu.

Kısaca bu karı, koca bir dedikoducunun kurbanı oldular.’’

Allah bizleri erkek görünümlü yalancılardan, iftiracılardan, dedi dedikoduculardan uzak etsin diyelim.