Bu fotoğrafa iyi bakın…
Bir yanda lüks arabalar, bir yanda takım elbiseleriyle “efendilik” pozlarına bürünen seçilmişler…
Peki, burada gerçekten efendi olan kim?
Bu toprakları eken, üreten, alın teriyle ülkeyi doyuran köylü mü; yoksa köylünün oyuyla sırtını koltuğa yaslayanlar mı?
Yıllarca kulağımıza çalınan o meşhur söz var ya: “Köylü milletin efendisidir.”
Keşke öyle olsaydı…
Ama bu söz, özellikle son yıllarda, sadece meydanlarda alkış toplamak için kullanılan bir nutuktan ibaret kaldı.
Seçimden Seçime Hatırlanan Efendilik…
Bu ülkede köylünün efendiliği yalnızca seçim kampanyaları boyunca geçerlidir.
Seçim yaklaşınca köylü birden kıymete biner; kapılar çalınır, tarlalar ziyaret edilir, traktörlere binilip pozlar verilir.
Hatta meydanlarda öyle süslü laflar edilir ki, sanırsınız beş yıl boyunca köylünün emrine amade olacaklar.
Ama sandık kapanır kapanmaz film tersine döner.
Bir anda köylünün efendiliği biter, “seçilmiş efendilerin” dönemi başlar.
Meclis koltuğuna oturanlar, verdiği sözleri unutur; köylü ise beş yıl boyunca kaderiyle baş başa bırakılır.
Hor Görülen, Aşağılanan, Unutulan Bir Köylü Gerçeği
Traktör borcundan haciz mi geldi?
Kimsenin umurunda değil.
Mazot fiyatı mı uçtu?
“Alışacaksınız” denir.
Ürün para etmiyor mu?
“Piyasa böyle” deyip geçerler.
Sonra da kürsüye çıkıp hamasi bir ifadeyle “Köylü milletin efendisidir!” diye bağırırlar.
Efendilik buysa, köylünün marabalığı nasıl olur merak eder insan.
Köylü, beş yıl boyunca yok sayılır, hor görülür, küçümsenir.
Ama sandık kurulacağı gün gelince birden en değerli varlık olur.
Neden?
Çünkü oy lazımdır.
O oy olmadan ne o arabaların kapıları açılır ne o takım elbiseler bir anlam taşır.
Bu Düzen Kim İçin İşliyor?
Bu düzen yıllardır böyle kurulmuş.
İktidar gelir gider, partiler değişir, sloganlar değişir ama köylünün kaderi değişmez.
Birileri için köylü sadece “oy deposu”, sadece “istatistik”, sadece seçim malzemesidir.
Ama kimse unutmamalı:
Bu ülkenin gerçek sahibi şehirlerdeki plazalar değil, tarlalarda güneş altında çalışan köylüdür.
Bu ülkeyi doyuran, taşıyan, ayakta tutan odur.
Ama en az değer gören yine odur.
Peki, Bu Gidişat Değişir mi?
Evet, değişir.
Ama bu değişim ancak köylü kendi gücünün farkına vardığında olur.
Köylü bir gün gerçekten kalkıp “YETER!” dediğinde, sandığa hesap sorma bilinciyle gittiğinde, işte o zaman bu düzen kökünden sarsılır.
Çünkü bu düzeni kuran da, bu düzeni değiştirecek olan da köylünün ta kendisidir.
Son söz.
Köylü ne zaman efendi oldu ki bugün olsun?
Kapısı sadece seçim zamanında çalınan, derdi seçimden sonra unutulan, emeği değersizleştirilen biri nasıl efendi olur?
Ama bir gün…
Gerçek köylü, hakkını aramaya başladığında, sesini yükselttiğinde, sandığı bir mesaj aracı olarak kullandığında…
İşte o gün efendilik yerini bulacak.
Ve bu ülkenin gerçek efendisi, yani köylü, hak ettiği değeri söke söke alacak.
KÖYLÜ NE ZAMAN EFENDİ OLDU Kİ BUGÜN OLSUN?
Zafer Çam
Yorumlar
Trend Haberler
31 Yaşında zehirlenerek hayatını kaybetti
Kırşehir’de genç işçi hayatını kaybetti
Esnaf odası seçimine kadın aday damgası: Şen’den “Kadınların eli” vurgusu
Kırşehir ve Kaman’dan acı haberler peş peşe geldi
Eski bir meydan fotoğrafı!
Mustafa Düger Vakfı’ndan engellilere ve yaşlılara büyük destek
Asgari Ücret Tahminleri
Ankete Katıl
Özel Haber
Basın İlan Kurumu