Türkiye’nin her köşesinde aynı manzara yaşanır:
Seçim yaklaşınca bir anda “dindar” kesilen siyasetçiler, yıllardır uğramadıkları kahvelere, sokaklara, meydanlara inerler.
Ellerinde tespih, dillerinde dua, yüzlerinde yapıştırılmış bir tevazu maskesi…
Seçim zamanı olunca bu kahvehanelere bir hareket gelir; yıllardır uğramayan siyasetçiler nedense yolunu buradan geçirir.
Yine öyle günlerin biriydi; seçim zamanıydı.
Milletvekili adaylarından birisi köy kahvesine geliyor.
Elini göğsüne koyup öyle bir konuşuyor ki, sanki karşımızdaki aday değil,
müftü!
Allah… Peygamber… Namaz… Oruç… Hac..
Kutsal ne varsa hepsini cümlelerine kırıntı gibi serpiyor, halkın saf inancını okşayarak kendine bağlamaya çalışıyordu.
Bir ara öyle coştu ki: “Bu akşamın namazını ben kıldıracağım!” dedi.
Sanki imam ataması yapılıyor…
Ama hayat, insanın iç yüzünü en beklenmedik anda ortaya çıkarır.
Tam o sırada kahvenin kapısı sertçe açıldı.
Elinde bıçaklı bir adam içeri girer.
“İçinizde Müslüman var mı?”
Kahvede ölüm sessizliği.
Az önce kürsü kurmuş gibi konuşan milletvekili bile nefes alamıyor.
O anda köşede oturan yaşlı bir amca ayağa kalkıyor: “ Ben Müslüman’ım evladım.”
Adamla birlikte dışarı çıkarlar.
“Amca, öküzü kesemiyorum, yardım eder misin?” der.
Amca yılların tecrübesiyle tuttu, çevirdi, kesti.
Terledi, yoruldu, elleri titredi.
Sonunda: “Evladım ben bittim.
Git kahveden birini daha çağır.” dedi.
Adam bu kez kanlı bıçakla kahveye döndü.
“Aranızda başka Müslüman var mı?”
Kahvedekiler kanı görünce yaşlı amcanın öldürüldüğünü sandı.
Korku büyüdü.
Gözler milletvekiline döndü.
Hani biraz önce dini ağzından düşürmeyen, namaz kıldıracağını söyleyen o adama…
Milletvekili gözlerini kaçırdı.
Sesi ince, yüzü soluk: “Ne bakıyorsunuz?
Üç beş laf ettik diye hemen Müslüman mı olduk sandınız?”
Ve o anda herkes anladı: İnsanların gerçek değeri, nutuk attığı anda değil…
Korku anında ortaya çıkar.
Dini diline dolayan çok, Dini hayatına geçiren az.
Meydanda ayet okuyan çok, Adaleti gözeten az.
Oy için Allah diyen çok, Allah korkusuyla yaşayan az.
Sakalıyla, sarığıyla poz veren çok, İmanı sırtlayıp taşımaya cesareti olan az.
İslam, mikrofon süsü, cami pozları değildir.
Müslümanlık, umre şovcuları, nutuk sahnesi değildir.
İnanç, seçmen avlamak için kullanılan bir yem değildir.
Gerçek müminlik; can tehlikesi varken, korku kolunu bükmüşken, herkes kaçacak delik ararken belli olur.
O yaşlı amca Müslüman’dı.
Çünkü korkmadı.
Çünkü samimiydi.
Çünkü gösterişsizdi.
Çünkü Allaha verdiği sözü vardı.
Peki, sahnenin ortasında duran milletvekili?
Siz karar verin…
Her sakallıyı hoca, Her sarıklıyı hacı, Her “Allah” diyeni Müslüman sanmayın.
Gerçek Müslümanlık; lafla değil, peygamberi duruşla, kuranı yaşayışla belli olur.
NUTUK ATANLAR DEĞİL, BEDEL ÖDEYENLER MÜSLÜMAN!
Zafer Çam
Yorumlar
Trend Haberler
31 Yaşında zehirlenerek hayatını kaybetti
Kırşehir’de genç işçi hayatını kaybetti
Esnaf odası seçimine kadın aday damgası: Şen’den “Kadınların eli” vurgusu
Kırşehir ve Kaman’dan acı haberler peş peşe geldi
Eski bir meydan fotoğrafı!
Mustafa Düger Vakfı’ndan engellilere ve yaşlılara büyük destek
Asgari Ücret Tahminleri
Ankete Katıl
Özel Haber
Basın İlan Kurumu