AK Parti Kırşehir merkez İlçe Başkanı Ali Demir “kendi isteğimle ayrılıyorum” ayrıldım dese de.
Gerçekten Ali başkan kendi isteğiyle mi ayrıldı, yoksa görevden mi alındı?
Sessizlik derinleşiyor, kulisler ise hiç olmadığı kadar hararetli.
Şehrin siyasi nabzı hızlandı, çünkü bu koltuk öyle sıradan bir koltuk değil. Yıllardır teşkilatın içinde pişmiş, deneyimiyle bilinen bir ismin bir anda sahneden çekilmesi elbette dikkat çekiyor.
“Kendi isteğiyle ayrıldım” denilse de kimse buna tam olarak ikna olmuş değil.
Zira siyaset, özellikle de iktidar partisi içinde koltuklar pek “kendi isteğiyle” bırakılmıyor.
Bunu herkes biliyor, ama kimse yüksek sesle söylemiyor.
Kırşehir’de herkes konuşuyor.
Kahvede başka bir yorum, sokakta başka bir söylenti, parti teşkilatında ise bambaşka hesaplar yapılıyor.
İnsanların ağzı durdurulamıyor; duracağı da yok.
Çünkü bir ilçe başkanlığı koltuğu boş kalmışsa, o koltuk her zaman olduğu gibi bir anda “gönüllülerin” akınına uğrar.
AK Parti rozeti birilerine yine parıldamaya başladı.
Ama asıl mesele şu: Yeni ilçe başkanı kim olacak?
Bugün bu soruya cevap arayan çok, fakat gerçeği bilen az.
Çünkü bu işlerin artık bir geleneği oluştu: Koltuklar seçimle değil, atamayla belirleniyor.
İlçenin, ilin ne söylediği pek umursanmıyor.
Kırşehir’de yıllardır değişmeyen siyasi yöntem adeta kural haline geldi.
Milletvekili aday listeleri, halkın sesine göre değil Ankara’nın masasına göre şekilleniyor.
Belediye başkan adayları, seçmene sorulmadan tepeden belirleniyor.
İl ve ilçe başkanlarının kim olacağı, teşkilatın değil, genel merkezin iki dudağı arasından çıkıyor.
Bu yüzden bugün sokakta dolaşan “Kim atanacak?” sorusu aslında çok masum bir soru.
Çünkü gerçek soru bu değil.
Gerçek soru şu: Ankara kimi arayacak ve “Hazırlan, seni görevlendiriyoruz” diyecek?
Atamanın yapılacağı kişi belki çoktan belli, belki de telefonun diğer ucunda bekliyor.
Kırşehir’deki teşkilatın görüşü sorulur mu?
Zannetmiyorum.
Son yılların pratiği ortada.
Koltuklar giderek Ankara’ya bağlandı; yerelin sesi ise her seferinde biraz daha kısılıyor.
Kırşehir AK Parti teşkilatında yaşanan bu son gelişme, aslında uzun süredir biriken rahatsızlığın da dışa vurumu.
İnsanlar artık “atamalara” alıştı ama kabullenemedi.
Çünkü siyasetin tabandan tavana doğru işlemesi gerekirken, bugün tam tersi bir tabloyla karşı karşıyayız.
Bu nedenle bugün herkesin merakla beklediği soru “Kim olacak?” değil;
“Kimler devre dışı bırakılacak, kimler telefon bekliyor?”
Koltuklar gider, koltuklar gelir…
Ama bu süreçte kaybedilen en önemli şey, siyasetin kendi doğal dengesi ve teşkilatın söz hakkıdır.
Kırşehir’de yaşanan bu sessiz fırtınanın yakında biraz daha yükseleceği kesin.
Bekleyip göreceğiz.