Merhaba değerli dostlar.
Kırşehir sevdalısı bir kardeşiniz olarak, “Kırşehir’e Değer Katanlar” serimizde, şehrimize emeğiyle, gönlüyle katkı sunan kıymetli isimleri sizlerle paylaşmaya devam ediyorum.
Bugün sizlere; hem kalemiyle hem sahne performanslarıyla, hem de gönül insanlığıyla halkın gönlünde taht kurmuş bir isimden, Sait Sargın’dan bahsetmek istiyorum.
Şiirin, türkünün, tiyatronun emekçisi olan, Mucur’a olan sevdasını her fırsatta dile getiren, sosyal medya hesaplarında kendi şiirlerini seslendiren, herkes tarafından sevilen ve sayılan, iyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı bilen bu kıymetli insan; yazdığı kitaplar, sahneye koyduğu oyunlar ve söylediği türkülerle sadece Mucur’un değil, bütün Kırşehir’in kültür hafızasına katkı sunmaya devam ediyor.
Hani insan vardır ya, baktığında görürsün yüreği tertemiz… Diliyle değil, haliyle anlatır kendini. İşte o adamlardan biridir Sait Sargın. Kırşehir'in Mucur ilçesine bağlı Geycek Köyü'nde doğmuş, toprakla, hayvanla, insanla yoğrulmuş bir Anadolu evladı.
İlkokulu köyünde okumuş, ortaokul ve liseyi Mucur İmam Hatip Lisesi’nde tamamlamış. Sonra da Sosyal Bilimler İnsan Davranışları bölümünden mezun olmuş. Şimdi Mucur’da Milli Eğitim’de memur olarak çalışıyor. Evli, üç evlat babası.
Ama asıl işi ne biliyor musunuz?
Gönül işçisi o. Şiirin, türkünün, tiyatronun emekçisi… Mucur’a olan sevgisiyle bilinir, sosyal medya hesaplarında da sık sık kendi yazdığı şiirlerini seslendirir. Herkes tarafından sevilen, sayılan, iyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı bilen, Mucur sevdalısı bir adam…
Daha on yaşındayken yazmış ilk şiirini.
Kime mi?
Bir eşeğe… Ama öyle sıradan bir eşek değil, adı “Civan” olan can yoldaşı.
Bir gün kaybolmuş eşek, bizim Sait Abi’de dökmüş içine ne varsa şiire. Bakın ilk dörtlüğüne…
Hiç eve gelmedin dağlarda gezdin
Sırtına çok bindim, bana mı kızdın
En sonunda yine dağlarda azdın
Aksi idin, aç mı kaldın Civanım
On yaşında bir çocuğun yüreğinden çıkan bu satırlar bile gösteriyor aslında nasıl bir adam olduğunu. Duygulu, içten, doğaya, hayvana, insana sevdalı bir adam…
Bugüne kadar üç şiir kitabı çıkardı.
“Bir Canımın Bin Yarası”,
“Güneşin Gölgelediği Sevda”
ve “Yaren”…
Bu kitaplarda aşk da var, memleket hasreti de, insan hali de… Lafı dolandırmadan yazıyor. Ne varsa içinde, kalem onu yazıyor. Yapmacıkla işi yok. İçten, neyse o.
Ama sadece şiirle değil, tiyatroyla da uğraşıyor. Hem de nasıl… Tam 20 tane oyun yazmış. Yazıyor, sahneye koyuyor, üstüne üstelik oynuyor. Amatör ruhla ama profesyonel yürekle…
1986’da, Kırşehir Ahi Bölge Sanat Tiyatrosu’nda altı ay tiyatro eğitimi almış. İlk oyunu “Çerkez’in Dönüşü”. Köyden bir delikanlının, Obruk Gölü’nde boğularak hayatını kaybetmesini anlatmış. Gerçek hikâye… Acı ama bir o kadar da bizden.
Şimdi dost meclislerine gitseniz, Sait Abi saz olmasa da söze döker türküyü. Özellikle Kırşehir’in bozlakları, uzun havaları, ağıtları onun ilgi alanı. Zeki Müren’le büyümemiş belki ama Zekai Tunca’yı, Ahmet Özhan’ı, Samime Sanay’ı dinleyerek büyütmüş duygularını. Türkü söyleyen adamdan kötülük gelmez der hep. Gerçekten de öyledir.
Sait Abi’ye göre türkü demek, geçmişi bilmek demektir. Yiğitler, yârenler hep türkülerde yaşar der. Haklı da. Bizim sözlü tarihimizdir türkülerimiz. Hem ağlatır, hem de öğüt verir.
Bir de meşhur laf vardır bizim oralarda,
"Mucurluysan geç başköşeye!"
Sait Abi de o köşeyi çoktan hak etmiş adamlardan…
Şiir yazar, oyun oynar, türkü söyler… Ama hepsinden öte güzel bir insan, iyi bir dost, halkın içinden halkın dilinden biri… Sait Sargın, kalemiyle değil gönlüyle konuşanlardan.
Murat Uzun der ki,
Bazen bir insan çıkar karşınıza, yaptığı işlerden çok, yüreğinin temizliğiyle yer eder hafızanızda. Sait Sargın da öyle… Ne makam ne unvan peşinde, o sadece gönül peşinde. Mucur’un sokaklarında, köy odalarında, sahnede ya da bir türkü meclisinde fark etmez; nerede olursa olsun, oraya biraz sevda, biraz samimiyet, biraz da memleket kokusu taşır. İşte bu yüzden onun gibi insanlara sahip çıkmak, aslında kendi değerlerimize sahip çıkmaktır. Çünkü bazen bir şiir, bir türkü ya da bir tiyatro oyunu, bir şehrin belleğini diri tutar. Ve biliyorum ki Sait Abi, Mucur’un belleğinde hep “başköşede” oturacak…
Allah yolunu açık etsin Sait Abi… Bu memleketin senin gibi adamlara her daim ihtiyacı var.