Merhaba değerli dostlar.
Kırşehir sevdalısı bir kardeşiniz olarak, “Kırşehir’e Değer Katanlar” serimizde, şehrimize emeğiyle, gönlüyle katkı sunan kıymetli isimleri sizlerle paylaşmaya devam ediyorum.
Kırşehir denilince akla bozkırın ortasındaki kültür ve irfan ocağı gelir. Bu topraklar, Ahiliğin şekillendirdiği, sanatla ve müzikle yoğrulmuş insanlar yetiştirir. İşte o insanlardan biri, şehrine olan sevgisini fırçasının ucuna ve gönlünün nağmelerine işleyen canlı bir örnek. İlknur Yarımkale
1969 yılında, Özbağ'ın bağrında, hayatı boyunca eğitim meşalesini taşımış öğretmen bir baba ile sevgi dolu bir annenin kucağında başlayan hayat hikâyesi, Kırşehir'in kadim değerleriyle harmanlanmış. Eğitim hayatına Mithat Saylam İlkokulu'nda başlayan İlknur Hanım, ortaöğrenimini Cacabey Ortaokulu'nda, lise eğitimini ise Kırşehir Lisesi'nde tamamlayarak memleketinin değerli eğitim kurumlarında yetişti.
Babasının öğretmen kimliği, İlknur Hanım'ın ufkunu daha yaşamının başında açmış, hayata daha geniş bir pencereden bakabilme yeteneği kazandırmıştı. Onun eğitim sevdası ve idealist duruşu, kızının da hayata bakış açısını şekillendirdi. Annesinden aldığı sevgi dolu öğütler ise hayatının yolunu çizerken ona daima rehberlik etti, insan ilişkilerindeki inceliği ve şefkati öğretti.
Atatürk sevgisi, vatanperverlik ve millî değerlere bağlılıkla örülü bu ailede, dört kardeş olarak büyüdü. 1993 yılında Nami Yarımkale ile kurduğu yuva, hayatındaki en güzel dönüm noktalarından biri oldu. İlknur Hanım, çocukluğundan itibaren hem ailesinden gelen bu derin kültürle hem de sanata olan ilgisiyle şekillendi.
Radyoloji teknisyenliği eğitimi alarak sağlık sektörüne adım atan İlknur Hanım, meslek hayatına 1994'te Kırşehir Devlet Hastanesi'nde radyoloji teknisyeni olarak başladı. Ancak o, sadece mesleğiyle yetinmeyen, okumayı ve kendini sürekli geliştirmeyi seven bir kişiliğe sahipti. Çalışırken eğitimini hiç bırakmadı; Sağlık Kurumları İşletmeciliği ve Atatürk Üniversitesi Sosyal Hizmetler Meslek Yüksekokulu'nu bitirdi. Bu yıl tekrar sınava girerek psikoloji veya felsefe okumak istediğini belirten İlknur Hanım, "Öğrenmenin yaşı yoktur" sözünü hayat felsefesi haline getirmiş bir isim.
Sanat, İlknur Hanım'ın yaşamının ayrılmaz bir parçası oldu. 2011 yılı, ona "anne dostu hastane" logosu tasarımıyla mansiyon ödülü getirdi ve aynı yıl ilk kişisel yağlıboya resim sergisini açtı. Ardından, 2014'te "Emek: İnsan Hayatını Anlatan" temalı bir sergi ve belediyenin desteğiyle düzenlenen bir fotoğraf sergisi geldi. 2022'de ise Kırşehir Müze Müdürlüğü'nde ikinci yağlıboya sergisini sanatseverlerle buluşturdu.
Müziğe olan tutkusu da hayatında önemli bir yer tuttu. 2022'de Türk Müziği korosunun kurucu üyelerinden biri oldu ve 2023'te Ahi Evran Musiki Derneği'nin kurucu üyeleri arasında yer alarak derneğin başkanlığını üstlendi. Otuz bir yıllık kamudaki hizmetinden sonra emekli olmasına rağmen hiç durmadı; kültür ve sanat alanındaki çalışmalarına enerjisi ve üretkenliğiyle devam etti.
İki oğul annesi olan İlknur Hanım, çocuklarını yetiştirirken kendi yetiştiği değerleri onlara da aşıladı. Onları Atatürkçü, vatanını seven, kültürüne bağlı bireyler olarak yetiştirdi. Büyük oğlu Osman Berkay müziğe gönül verdi, saz ve ukulele çalıp söylerken; küçük oğlu Ramazan Eray resim yeteneğiyle, sinema ve belgesel çekimleriyle, fotoğrafçılıkla dünyayı farklı gözlerle anlatıyor. Sporun disiplinini de yaşayarak, biri kort teniste diğeri futbolda kendini buldu. İlknur Hanım bu konuda şunu söylüyor: "Ve gördüm ki; çocuklar büyüklerinin aynasıdır, ne görürlerse onu yaşatırlar." Öğretmen bir babanın kızı olmanın sorumluluğu ve sevgi dolu bir annenin şefkatiyle, çocuklarına hem hürmeti hem de üretmeyi öğretti. Onların başarıları, onun bu emeğinin en güzel meyveleri oldu.
İlknur Hanım, Kırşehirli gençlere de her fırsatta şu tavsiyelerde bulunuyor. "Kültürünü bil, oku ve öğren, sanatla büyü. Kendi türkülerini sev ve sevdir. Kökünden kopmadan yeniliklere açık ol." Kendi hayat felsefesini ise şu sözlerle özetliyor. "Bir insan öncelikle yaşadığı yeri, kültürü, sorumluluklarını, geçmişini bilmeli ve 'Ben bu toprağın parçasıyım' demeli. Sonra da şehrim için kalıcı ne bırakabilirim diye düşünmeli. İnsanların yüzünü nasıl güldürebilirim, onlara nasıl bir heyecan ve renk katabilirim diye çaba göstermeli."
İlknur Yarımkale, işte bu düşüncelerle yaşayan, Kırşehir'in kültür ve sanat hayatına unutulmaz izler bırakan bir değerdir. Onun hikâyesi, şehrini sahiplenmenin ve üretmenin en güzel örneğidir.
Kırşehir'e, ailesine ve çevresine böylesine değer katan İlknur Hanım'a; sanat dolu fırçasından hiç eksilmeyen renkler, gönlünden hiç dinmeyen nağmeler ve hayatına her daim yansıyan başarılar diliyorum.