Müslümanın Bozuluşu Konuşuluyor
Sistemin çürümüşlüğü konuşulmuyor.
Sistemin bozduğu insanlar konuşuluyor.
Arızayı sistemde değil, Müslümanda arıyoruz.
Bugün ne peygamber örnek alınıyor, ne Kur’an yaşanıyor, ne de İslam’ın gerçek yüzü gösteriliyor.
Gösterilen ne?
Sistemin içinde şekli Müslümanlar.
Diliyle Kur’an okuyan, kalbiyle ondan uzak yaşayanlar.
Kur’an nesli yok artık, yerine Kur’an sesiyle yetinen bir toplum var.
Kur’an evlerin en yüksek köşesine kaldırılmış, raflarda süs eşyası olmuş.
Hayatın dışına itilmiş.
Birileri hâlâ “Ellemeyin, Arapçasından başkasını okumayın, çarpılırsınız” diyor.
Oysa Kur’an çarpmaya değil, çarpılmışları düzeltmeye geldi!
Sistem bozuk ama faturayı Allah’ın dini İslam’a dine kesiyorlar.
Camide maaşlı bir memurun arkasında kılınan namazla
din şekle indirgeniyor.
Tarikatlar, cemaatler, şeyhler, hocalar, hacılar üzerinden
din yıpratılıyor.
Vahiy karalanıyor.
İslam, sahte temsilciler üzerinden yargılanıyor.
Kimse çıkıp da şunu demiyor:
“Biz bu hale getirdik bu insanları.”
“Bu, bizim Batı’ya hayranlığımızın, kendi sistemimizi ilahlaştırmamızın sonucu.”
“Biz Kur’an’a değil, kendi düzenimize iman ettik.”
Ve sonra dönüp halka diyorlar ki:
“Bakın, Müslüman dediğiniz bu işte!”
Hayır!
Gerçek Müslüman, Kur’an’la yoğrulmuş bir karakterdir.
Gerçek Müslüman, aklını kiraya vermez.
O düşünür, sorgular, adaletin peşinden gider.
Gerçek Müslüman, sisteme göre şekillenmez; sistemi Kur’an’a göre şekillendirir.
Ama bugün tersine döndü her şey.
Sistem dine müdahale ediyor, dine şekil veriyor.
İktidarlar hangi İslam’ı istiyorsa, halk da o İslam’ı yaşıyor.
Çünkü insanlar artık Allah’a değil, koltuğa teslim oluyor.
Ve ne yazık ki…
Hayata karışmayan bir İslam makbul sayılıyor.
Sisteme dokunmayan, iktidara ilişmeyen, salt camide kalan, kabirde okunan, bayramda hatırlanan bir din.
Düşünmeyen, sormayan, itaat eden bir toplum isteniyor.
İşte bugün yaşanan İslam bu:
Yaşanmayan bir İslam.
Ama unutmamalıyız:
İslam sadece dille değil, kalple ve hayatla teslimiyettir.
Kur’an’ın şekliyle değil, ruhuyla yaşayan bir nesil yeniden doğmalı.
Sistem değil, vicdan inşa etmeli.
Düzen değil, hakikat yön vermeli.
Çünkü Müslüman, sisteme değil, Allah’a teslim olandır.