İmtihanın Aslı
Horan şaşırdı, bir şey diyemedi.
Sanki yeryüzü sessizliğe bürünmüştü.
O an anladı ki, bu hikâye sadece aşk değilmiş;
bu, imtihanın soydan süregelen bir tecellisiymiş.
“Bir zamanlar ağa da çobanmış,
Aşkı ile yanmış, sonra susmuş.
Kader, oğlunu aynı ateşle sınamış,
Kızılırmak o imtihanı taşımış.”
Ağa diz çöktü, oğlunun elini tuttu.
“Benim günahım büyüktü,” dedi,
“Seninle affedileceğim günü bekledim.”
Kızılırmak kıyısında, baba-oğul ağladı.
Su onların gözyaşına karıştı;
dalgalar şahitlik etti bu sırrın açıklanışına.
Ananın Duası
Köydeki yaşlı kadın, yani Horan’ın annesi, o gece rüyasında Kızılırmak’ı gördü.
Sular yükseliyor, içinden beyaz giysili bir kadın çıkıyordu.
Kadın ona dedi ki:
“Artık dua vaktidir, oğlunla kocan bir araya geldi.”
Sabah olduğunda kadın elini göğe kaldırdı:
“Ya Rabbi, sen yıllar önce ayırdın,
Şimdi sen birleştir.
Kızılırmak’ın suyu gibi,
Günahları da temizle, gönülleri de.”
Rüzgâr hafifledi, suyun sesi değişti.
Sanki dua kabul olmuştu.