Hayat bazen bizi hiç beklemediğimiz yerlere, hiç tanımadığımız insanlarla tanıştırır.
Ve ne gariptir ki, zamanla bu insanlar bize en yakınlarımız kadar kıymetli hale gelir.
Benim için Kırşehir böyle bir yer.
Bahsettiğim dönem, AK Parti’nin ilk beş yılıydı.
Kurum müdürleri üzerinde bugünkü kadar siyasi baskı yoktu.
Gerçekten de kurum müdürleri halka devlet gibi davranıyorlardı.
Siyasi baskı yok denecek kadar azdı; insanların işleri hızlı ve kolay çözülüyordu.
Liyakat esastı.
O yıllarda gazeteci kimliğim olmasına rağmen Ticaret Odası Meclis Başkanlığı görevini yürütüyordum.
Bu vesileyle katıldığım birçok komisyonda tanıştığım kurum müdürleriyle ilişkilerimiz zamanla güçlendi.
O isimlerin birçoğu bugün ya emekli oldu, ya ilimizden ayrıldı ya da başka illerde görevlerine devam ediyor.
Dönemin Valisi Necati Bey, halkın içinde, halkın “vali babası”ydı.
Bazen çıkışlarıyla, bazen projeleriyle, demeçleriyle basında gündem olurdu.
Zülfikar’ı elinde, Valilik binası balkonunda “Ey İsrail Yahudi’si, geliyoruz!” demişti.
Bu sözleri İsrail'den çok içimizdeki Yahudileri korkutmuş olacak ki, kendisi kısa sürede emekliye sevk edildi.
Tarım Müdürü Kenan Bey, Kırşehir’e tarım ve hayvancılık alanında önemli katkılar sağladı.
Birçok insanı yeniden tarım, hayvancılık ve ahırcılığa teşvik etti.
Köylüleri ve iş insanlarını bu alanda yatırıma yönlendirdi.
Bugün tarım ve hayvancılıkta hâlâ onun attığı adımların izinden gidiliyor.
O zamanlar devletin olan Şeker Fabrikası’nın Müdürü Ziran Bey, fabrikanın kapasitesini artırdı, birçok çiftçimize kota verdi.
Gençlik ve Spor İl Müdürü Şaban Güneş Hoca’nın kazandırdığı yatırımlar bugün hâlâ ayakta: Gençlik Merkezi, yüzme havuzu, Kındam Kapalı Spor Salonu, Ahi Stadyumu tribün yenilemesi, Bağbaşı Spor Sahası ve ilçelere yapılan yatırımlar…
Hirfanlı kamp alanının yapılmasında büyük emeği vardı.
Bugün ise gençlik ve spor müdürlüğünde ne yatırım var, ne de bir hareket…
KOSGEB İl Müdürü Hasan Bey, Kırşehir’de küçük ölçekli esnafa ve zanaatkârlara önemli destekler sundu.
Organize sanayimizdeki birçok yatırımcının yolunu açtı, onlara öncülük etti.
Bugün KOSGEB’in kapısını çalan var mı, merak ediyorum.
İlimize gelen kurum amirleri sadece görevlerini yapmadılar; dostlukların, samimiyetin ve insani ilişkilerin yeniden anlam kazandığı bir iklim sundular.
Çevre ve Şehircilik İl Müdürümüz Necmettin Bey ve sonra gelen Hamdi Bey çevreyle ilgili pek çok projeye imza attılar.
AFAD Müdürümüz Metin Bey ve Ömer Müdürüm, AFAD’ı Kırşehir’e tanıttılar.
Metin Alpaslan, daha sonra İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevine geldi ve eğitimde yeni bir dönemi başlattı.
Meteoroloji Müdürümüz Ahmet Bey, esprili ve işine sadık biriydi.
TSE Müdürümüz Yılmaz Emektar Bey, soyadı gibi “emektar”dı; gece gündüz çalışan, genç ve dinamik bir müdürdü.
Orman Müdürümüz Alper Bey, ormanlık alanları genişletmek için büyük çaba sarf etti.
DSİ Müdürümüz Musa Bey, kurak alanlarda yeni barajlar ve sulama projelerinde özveriyle çalıştı, hâlâ da çalışıyor.
Sağlık İl Müdürü Ertan Bey, kısa sürede ilimizde ve ilçelerde önemli sağlık yatırımları yaptı.
Nüfus Müdürümüz Şinasi Bey, “ortak aklın sesi”ydi.
Özel İdare Genel Sekreteri İbrahim Bey, köylünün ve muhtarın derdiyle dertlenen, hizmet için durmaksızın çalışan bir isimdi.
Defterdar Mustafa Bey, Göç İdaresi Müdürü Mikail Bey, göçmenlerle ilgili aldığı radikal kararlarla dikkat çekmişti.
Tapu Müdürümüz Osman Bey, kurumunun abisiydi; kapısı herkese açıktı, sorunları biriktiren değil, çözen biriydi.
Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Süleyman Aslan Bey, sanayici ve esnafın her zaman yanındaydı.
Ticaret Müdürü Mahmut Bey, sevilen müdürlerden biriydi.
İŞKUR Müdürümüz Metin ve Hamdi Bey ise âdeta Kırşehir’in iş kapısı gibi çalışıyordu.
Kültür müdürümüz Halil Bey gayretli işine severek yapardı.
Bu süreçte tüm kurum müdürleriyle dostane ilişkiler kurduk.
Bu ilişkiler sadece resmi toplantılarla sınırlı kalmadı; bir çayın, bir sohbetin, bir tebessümün etrafında şekillenen samimi arkadaşlıklara dönüştü.
Farklı kurumlarda görev yapan bu insanlar, ortak bir amaç için omuz omuza yürüyen, dayanışmayı ön planda tutan gerçek bir ekipti.
Bu dostlukların temelinde güven, saygı ve samimiyet vardı.
Sadece mesleki değil, hayatın her alanında birbirimize destek olurduk. Belki de bu yüzden, Kırşehir’den ayrılan birçok dost içlerinde bir burukluk ve derin bir minnettarlıkla veda ettiler.
Bugün geriye dönüp baktığımda, meslek hayatımda iz bırakan en kıymetli anıların büyük çoğunluğunun Kırşehir’de yaşandığımızı fark ettim diyen birçok müdür dostlardan duyduğum güzel sözler.
Birçok arkadaşımızın ortak duygusudur bu…
Bu vesileyle, o dönemde birlikte dostluk kurduğumuz tüm kurum müdürlerine, gösterdikleri içtenlik ve samimiyet için bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
İyi ki sizleri tanımışız, İyi ki o güzel dostluklar kurulmuş…
Bugün ne dostluklar kurulabiliyor, Ne de dostlar bir araya gelebiliyor.