Hizmet belediyeciliği kulağa hoş gelse de, ülkemizde belediyecilik anlayışı, hizmet gibi görünen partizanlıktan ibaret.
Yandaşlarına zimmet, getirim ve yolsuzluk odaklıdır bu düzen.
Kimsenin suçu değil aslında; zihniyetin işleyişi bu şekilde.
Bu zihniyet dün de vardı, bugün de var, yarın var da olacak.
Çünkü ahlak değişmeden, zihniyet aynı şekilde kaldığı yerden yoluna devam ediyor.
Ahlaklı gelen, ahlaksız oluyor…
Doğruyum diyerek gelen, dünyalıklara tapar hale geliyor…
Vicdanlı gelen, cüzdanlı oluyor…
Züğürt gelen, zenginleşiyor…
Giden parti, gelen parti fark etmiyor; her biri kendi rantının peşinde koşuyor.
Seçmen, mevcudu cezalandırıyor; yeni gelenden umut bekliyor, fakat gelen gideni aratıyor.
Belediye seçimleri sırasında idareye gelmek için harcanan paralar bunun en açık örneği.
Hizmet odaklı yola çıkanlar, getiri odaklı hizmet ediyor.
“Bizim parti” diyenler, halkın emanetini tüketiyor.
Hizmet aşkıyla gelenler, koltuklara konunca çevresini zenginleştiriyor.
Seçilmişlere kesenin ağzı açılıyor.
Zira belediye başkanı olunduğunda, bu harcamalar misliyle geri alınacaktır.
Belediyeler önemlidir; çünkü imar, ruhsat gibi işlemler rüşvete kapı aralayan alanlardır ve bu işler göz kamaştırıcıdır.
CHP belediyelerinde yapılan son soruşturmalara bakmayın; bu sorunlar hiçbir zaman parti farkı gözetmeksizin hep vardı:
İrtikâp, zimmet, getirim ve yolsuzluk…
Gönül ister ki, bir “temiz eller” operasyonu yapılsın; kimin heybesinde ne var ortaya dökülsün…
Halkın emanetlerini ranta çeviren kim bilinsin
Ama bu mümkün değil.
Siyasi saiklerin karıştığı, bulanık bir ortamda bu mümkün olamıyor.
Aslında kim ne kadar yediyse sonuna kadar üzerine gidilmeli, evet.
Hiç kimsenin dokunulmazlığı, ayrıcalığı olmamalı.
Siyasi parti gözetmeksizin adaletli davranılmalı.
Ancak hakkaniyet, nihayetinde vicdani bir meseledir.
Yaptığı yanına kâr kalmayan, hukukun ve adaletin herkes için geçerli olduğu bir ahlak ve vicdan kültürü son derece önemlidir.
Ama dünyalıkları ilah edinenlerde ne ahlak kalmış, ne de vicdan…
O zaman siyasi operasyon düşüncesi yerini gerçek adalet anlayışına bırakır ve itiraz eden sesler azalır.
Halkın gözünde de şüphe kalmaz.
Bir şehirde bir belediye başkanı için şöyle denmişti: "o da diğerleri gibi yiyiyor ama en azından bir şeyler de yapıyor şehre" demişlerdi...
İşte bizim belediyecilik hikâyemiz tam da bu: Hırsıza alkış tutan, Yiyen bizden olsun diyen, Bizim hırsız olsun da sıkıntı yok diyen bir seçmen kitlesi oldukça; Ne yolsuzluk biter, Ne de haksızlık.
BELEDİYECİLİK Mİ, RANTÇILIK MI?
Zafer Çam
Yorumlar
Trend Haberler

Kırşehir’in sanayi talepleri bakanlık masasında

Kırşehir’de üzüntüye neden olan kayıplar ardı ardına geldi

Karahıdır’da son yolculuğuna uğurlanacak

Hayatın yükünü üretimle hafifletti: 20 metrekarede renkli dünyasını kurdu

Kırşehir'de bugün 6 vatandaş sonsuzluğa uğurlandı!
Kırşehirli vatandaşlardan tepki: Bıktık!
ASGARİ ÜCRETTEN MEMNUN MUSUNUZ?
Ankete Katıl
Özel Haber
Basın İlan Kurumu