Aziz Nesin mizah öyküleri ve romanları okumalarım sürüyor. Bu kez bir roman geliyor, 1967 tarihinde yayınlanmış, ben doğmadan bir yıl önce… 1978 yılında ilkokul öğrencisi iken okumuştum ilk defa. Son aylarda satın alıp kütüphaneme koyduğum romanları arasında en sona bırakmıştım okumayı. Fakat elim bu romanlara gittiğinde nostalji yapmak geldi içimden. Ben çocukken Edmond D’Amicis’in Çocuk Kalbi isimli kitabı ile Aziz Nesin’in Şimdiki Çocuklar Harika isimli kitapları her çocuğun okuduğu, öğretmenlerinin, anne-babalarının okumaları için yönlendirdiği en meşhur iki kitaptı. Rahmetli anneme ve anneanneme yüksek sesle okuduğumu anımsıyorum. Nesin, “Bu romanı salt çocuklar için değil, anababalarla öğretmenler için de yazdım” diyor. Ne iyi yapmış da yazmış. Bugün her ne kadar üniversitede de olsa ben de bir öğretmenim. 45 yıl sonra, bu kez bir hoca olarak nasiplenebileceğim şeyleri merak ettim. Ayrıca ne kadarını anımsayabileceğimi de… Ve başladım okumaya.

Kitabın arka kapağında şöyle yazıyor;
Bu romanda çocukların gözüyle büyüklerin nasıl göründüğü anlatılıyor.
Bu romanda çocuklar anababalarını, öğretmenlerini ve büyüklerini eleştiriyor.
Bu roman çocuk eğitiminde gerekli sanılan, günümüzde geçerli birtakım değer yargılarının yanlışlığını anlatıyor.
Bu roman çocukların büyüklerine karşı haklarını ve kendilerini savunmalarıdır. Nasıl merak etmez, okumazsınız?

1963 yada 64 yılında Doğan Kardeş dergisi bir çocuk romanı yarışması düzenliyor. O zamanlar Türk çocuk edebiyatı epeyce ihmal edilmiş. Yarışmaya yüzden fazla roman katılmış. Yazarların isimleri rumuzlu. Usta işi metinlerin az olduğu bir katılım olmuş. Jüri üyelerinden rahmetli Onat Kutlar’ın ifadesine göre; “Çocuğa hayaller vermek yerine, onların gözüyle gerçek dünyamızı yansıtan, üstelik bunu çarpıcı bir mizah ve eleştiriyle yapan bir kitap küçük bir başesermiş. (…) Büyüklerin dünyasını, ikiyüzlülüklerini, yalanlarını, toplumdaki haksızlıkları, eğitim alanındaki saçmalıkları çocuk gözüyle veren bu yapıt ödüle en yakınıymış ve Aziz Nesin tarafından yazılmış olacağı hemen anlaşılmış. Katılanlar arasında başka ünlü yazarların da olduğu bu yarışmda bu kitap kendi başına bir özgünlüğe ve değere sahipmiş. Dördü aynı zamanda öğretmen olan jüri üyeleri eğitsel yönden hatalı, öğretmenleri küçük düşürücü bulmuşlar bu kitabı ve ön elemede elemişler. Ödül de başka bir esere verilmiş.” Nesin de bunu bekliyormuş zaten ve daha sonra kendisi bastırmış kitabını. O günden benim elimdeki 94. Baskısına kadar 900.000 adet basılmış bu kitap.

On yaşında iki arkadaşın mektuplaşmalarından oluşan roman, çocuk gözünden büyüklerin dünyasını masaya yatırıyor. Edebiyatımızın klasikleri arasında yerini alan Şimdiki Çocuklar Harika, eleştirel bakış açısını ve mizahi gücünü hiçbir satırda yitirmiyor. Wikipedi’ye göre; “Ahmet ile Zeynep isimlerinde iki çocuk ayrılıp mektuplaşma yoluyla birbirlerine yaşadıkları olayları anlatırlar. Ahmet ile Zeynep eskiden aynı okulda okumaktadırlar, ancak Zeynep sonra Ankara'ya taşınır. Mektuplaşmaya söz vermişlerdir. Zeynep'in Metin, Ahmet'in ise Fatoş adında birer de kardeşleri vardır. Ahmet Zeynep'e, Zeynep de Ahmet'e, okulda, evlerinde yaşadıkları olayları anlatırlar. Bu kitap çocukların annelerini, babalarını ve öğretmenlerini nasıl gördüklerini anlatır ve çocukların kendini nasıl savunması gerektiğini öğretir.”

Erkan Aydın ve Mustafa Kaya’ya göre; Çocuklar, okullarında evlerinde ve çevrelerinde yaşadığı veya gördüğü olayları birbirlerine mektup göndererek paylaşırlar. Bu iki arkadaşın yaşadığı ve gördüğü olaylar, tamamen yazar tarafından kurgulanmıştır. Şimdiki Çocuklar Harika eserinden hareketle Aziz Nesin’in çocuklarına yönelik algılarını tespit etmeyi amaçlayan bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi kullanılmıştır. Eserin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Bu bağlamda, ilgili eser okunmuş, eserde yazarın çocuklarla ilgili algıları tespit edilmiş olup örnek cümleler verilerek açıklanmıştır. İncelenen yapıt, çocuklara öğüt verici olmasının yanı sıra günlük yaşanan olaylar üzerine çocukları hem düşündüren hem de düşündürürken güldüren bir özelliğe sahiptir. Bu romanı yazar, salt çocuklar için değil anne babalar için de yazmıştır. Çünkü romanda hem çocuklara hem de ebeveynlere ders ve öğüt veren olaylar yer alır. Romanda, çocukların gözüyle büyüklerin nasıl göründüğü anlatılmıştır. Eserde anne babaların ve öğretmenlerin çocuklara karşı yaklaşımları eleştirilir. Kitapta, eğitim sisteminin yanlışlarına, bilinçsiz anne baba tutumlarına, öğretmenin çocuğun dünyasına girememesine dair olumsuz göndermelere yer verilmiştir. Ayrıca yazar, çocukların olaylara ve durumlara eleştirel bir gözle bakmasını, körü körüne inanmayan, sorgulayan, olaylara farklı bakış açısı sergileyen, kendi haklarını savunmasını bilen, öz güven sahibi bireyler olmasını istemektedir.

Birkaç alıntı;
“Hep düşünüp duruyorum: Kız olmak, daha doğuştan bir şanssızlık mı?”

“Bana ordakiler sanki komiklik olsun diye böyle konuşuyorlarmış gibi geldi. Oysa konuşurlarken yüzleri çok ciddiydi.”

“Çocuk çocuk olursa normaldir, büyük olursa değil.”

“Anneye el kalkmaz, hain evlat, vurma!..”

“Bir davranış fedakarlık olsun, bunu herkes bilsin, duysun diye yapıldı mı, o davranış fedakarlık olmaktan çıkıyor…”

“İnsanlar içinde bulundukları durumdan memnun olmalıdırlar. Çok zaman, bu hikayedeki küçük kız gibi, içinde bulunduğumuz mutluluğu bilemeyiz. Ancak ondan uzaklaşınca, mutluluk içinde yaşadığımızı anlarız. Demek ki yine en iyi ev, bizim kendi evimizdir.”

“Her çocukta kabiliyet vardır, ama bu ruhunda gizli bir tohumdur.”

“Dünyada en çok doğuran şey yalandır. İnsan bir küçücük yalan söyledi mi, o yalanını gizlemek için biraz daha büyük yalan söylemek zorunda kalır. Sonra o yalanı ortaya çıkmasın diye daha büyük yalan söyler. Her yalan, daha çok, daha büyük yalan doğurur.”

“Ben terbiyeyi terbiyesizlerden öğrendim.”

“Yavrularım, yurtsever olunuz. Yurdunuzu çok çok seviniz. Yurdunuzu yakından tanıyınız. Büyüyünce Anadolu’yu köy köy dolaşınız. Yoksul yerlerde görev alınız. Bu Cumhuriyet size emanettir. Yoksul Anadolu’ya medeniyet ışığını sizler götüreceksiniz.”

Kitapta geçen pek çok hadiseyi bugün gibi hatırladım okurken. Halen canlı ve etkiliydiler. Anlamlı, eleştirel ve yapıcıydılar hala. Mizah romanı okurken pedagoji egzersizleri okumak gibi geldi bu kez bana. Eski bir dostla yeniden buluşup hasret gidermiş gibi oldum. Tüm evlatlarımıza, tüm anne babalara ve tüm öğretmenlere; daha önce okumadılarsa ille de okumalarını, daha önce okudularsa tekrar okumalarını hararetle öneririm. Bol gülmeli okumalar dileklerimle…