Geçen gün arkadaşlarla bir etkinliğe davet edilmiştim.
Dikkatimi çeken ilk şey, herkesin birbirine “vekilim“ “başkan” ya da “başkanım” diye hitap etmesiydi.
“Bu kadar seçilmişlerin arasında bize sıra gelir mi?” diye kendi kendime sordum.
Kimler mi bu başkanlar?
Belediye, il, İlçe parti başkanları, oda, dernek, vakıf, sivil toplum kuruluşları...
Sayısını bilemediğimiz kadar çok başkan var ilimizde.
Ama bu kadar çok başkana rağmen, neden göç veriyoruz, neden yatırım almıyoruz, neden gelişemiyoruz diye düşünmeden edemedik.
Konu açıldı, “Birlik olamıyoruz” dedik.
Bu şehir her zaman iktidarın yanında durdu.
Her seçimde oyunu iktidardan yana kullandı.
Seçilmiş temsilcilerini defalarca Ankara’ya gönderdi.
Ancak ne yazık ki Kırşehir hep devletin üvey evladı gibi kaldı.
Hâlâ da öyle.
Son seçimde halk, bu duruma tepki göstererek bir vekilliği muhalefete verdi.
İki dönemdir de CHP’li belediye yönetimde.
Ama görüyoruz ki; ilimizde seçilmiş başkan çok, icraat yok!
Peki, bu kadar başkana rağmen neden başarılı olamıyoruz?
Kırşehir’in sorunlarında seçilmiş vekiller ve başkanlar bir araya gelmiyor, sadece protokol fotoğraflarında görünüyorlar.
Gerçek anlamda elini taşın altına koyan yok.
Kimse “Birlik olalım, el birliğiyle çalışalım” demiyor.
Çevremizdeki iller büyük yatırımlarla hızla gelişiyor.
Organize sanayileri büyüyor, göç alıyorlar.
Bizde ise durum yerinde saymak bile değil, geri gidiş var.
Kimse de “Neden böyleyiz?” diye sormuyor.
Soran, sorgulayan yok.
İlimize yatırım yok, vaat çok.
Bu şehirde herkes başkan, ama şehrimiz gelişmiyor.
Koltuğa oturunca havalara girenler, neden bu gücü ilimizin yararına kullanmıyor?
Yoksa bu koltukların gücü sadece kişisel çıkarlar için mi kullanılıyor?
Koltuklar mı insanı sarhoş ediyor?
Koltuklar mı iyi niyetliliği ve alçakgönüllülüğü yok ediyor?
Yoksa sorun koltukta değil, oturanda mı?
Bizde işler tersine işliyor; koltuğa oturan güç kazanıyor.
Oysa aslında koltuğa güç veren insanlar kıymetlidir.
Ama onlar kenarda duruyor, sistem dışına itiliyor.
Asıl mesele, bireysel güçle değil, birlik gücüyle hareket etmektir.
Gerçek güç, Kırşehir sevdasını yüreğinde taşıyanlarla olur.
Koltukta oturan herkes kendine sormalı:
Ben burada neden varım?
Halk beni neden seçti?
İnsanlar neden bu koltuklara ulaşmak için hırsla, riyakârlıkla, aldatmayla, kalp kırarak, siyaseti ve değerleri kullanarak mücadele ediyor?
Bu koltuklar bir kale mi?
Gerçekten samimi hizmet etmek için mi, yoksa sadece gücü ele geçirmek için mi?
Rant peşinde koşan ekiplerin, kentlerin güçlü kurumlarını ele geçirip çıkar sağlamasına karşı durulmalı.
Ben her zaman söylüyorum: Seçilmişler iki dönemden fazla görev yapmamalı.
Koltuğa yerleşen, çevresini ören, inmeye yanaşmayanlar bu şehir için bir fayda değil, yük oluyor.
“Bir, iki, üç, dört, beş… Hep ben, hep ben…” diyenler oldukça, Kırşehir daha çok geriye gider.
ŞEHİRDE BAŞKAN ÇOK OLUNCA
Zafer Çam
Yorumlar
Trend Haberler

Kırşehir'de 17 yaşındaki Furkan’ın hikâyesi yarım kaldı

Gurbetten gelen kara haber: Adem Yaldız yaşama veda etti

Kırşehir’de siyasi hareketlilik başlıyor

Kırşehirli öğretmen kültürel mirası aşıyor

Adem Yaldız son yolculuğuna uğurlanıyor

Kırşehir Cullamasıyla Birincilik
ASGARİ ÜCRETTEN MEMNUN MUSUNUZ?
Ankete Katıl
Özel Haber
Basın İlan Kurumu