İnsan, adını gönüllere kazımalı.
Bir yetimin başını okşamalı.
Bir muhtacın elini tutmalı.

Gönülden bir tebessüm etmeli.
Asıl miras budur.

Gülümsemek bile sadakadır bizim dinimizde.

Ne güzel bir emanet, ne zarif bir öğüt!

Hani cümle doğan ölmüştür, der ya Yunus Emre.
Hayat, bir gölge gibi uzar gider, vakti geldiğinde o gölge, toprağa karışır.

Nedir bu dünya telaşı?
Nedir bunca didinme.
Bunca hırs.
Bunca kavga?

Bir gün hepimiz göçüp gideceğiz ve hesaba çekileceğiz.

Dünya, gelip geçici bir han.
Herkes yolcu.
Kimse burada ebedi değil.
Güzel olan ardımızdan iyi bir seda bırakmamız.

Öyle yaşa ki
Merhametliydi desinler.
El uzatandı desinler.
Dert ortağıydı desinler.

Makam, mevki, servet, güzellik.
Bunların hepsi gelip geçici. Bakî olan İyilik.


Kimsesizlerin kimsesi olalım.
Bize ihtiyacı olana koşalım.
Sadece yaptıklarımız, verdiklerimiz bizimle gidicidir.

Dünya telaşı gelip geçicidir. İyilik bakî kalır.