Askeri kışlanın yarbayı alayın kapısından şatafatla girerken, asker yol kenarında sıra olmuş halde onu selamlıyordu.
Atının üstünde dimdik duran yarbay, etrafa tepeden bakarken, bir köşe başında yere çömelmiş, etrafıyla ilgilenmeyen bir asker dikkatini çekiyor.
Çınarın gölgesinde toprak zemine oturmuş askerin yanına geliyor.
Atından inmeden yüksek sesle bağırıyor:
“Be hey asker!
Herkes beni el pençe selamla karşılıyorken sen kimsin ki yerinden bile kıpırdamıyorsun?”
Adam sakince başını kaldırdı ve göz göze geldiler.
Sadece bir kelime döküldü dudaklarından:
“Ben hiçim.”
Komutan öfkeyle bağırdı: “Ne demek hiç?
Senin adın yok mu, unvanın, şanın şöhretin?”
Adam gülümser gibi yaparak sordu:
“Senin var mı?”
Komutan göğsünü gere gere cevapladı:
“Ben yarbayım!”
Adam durmadı, devam etti:
“Peki, sonra ne olacaksın?”
“Albay olacağım.”
“Sonra?”
“ Paşa !”
“Peki ya sonra?”
Komutan kısa bir duraksamadan sonra, başını eğerek cevapladı:
“Hiç…”
Adam tebessüm etti: “İşte ben, senin sonunda olacağın o hiçim.”
Bu kısa diyalog, içinde büyük bir ders saklıyor.
Makamla, mevkiiyle büyüyenlerin; koltuklar gidince ne kadar küçük kaldığını hepimiz gördük, görüyoruz.
Bazıları, o koltuklara yapışır; sanki orada oturmak kendilerinde ilahi bir hakmış gibi davranır.
Gücü eline geçirince insanlara hükmettiğini zanneder.
Aslında sadece o koltuğun gölgesinde büyür, ama kendi gölgesi kadar bile yer etmez kimsenin hafızasında.
Ama asıl mesele bu da değil.
Gerçek sorun, o insanların etrafında saf tutup onları sorgusuzca alkışlayanlardadır.
Her sözlerini hikmet sayan, her davranışlarını kutsayan bu “şakşakçılar” olmasa, küçük insanlar büyük yerlerde bu kadar uzun kalamaz.
Oysa biz yüreği büyük insanlar da tanırız.
Sessizce, gösterişsizce işini yapan, makama değil, hizmete odaklanan… Geç de olsa hak ettiği yere gelen…
Çünkü adalet, er ya da geç, mutlaka yerini bulur.
Artık bıktık…
Gösterişin, kibir ’in, şatafatın arkasına saklananlardan.
Emeğiyle değil, gücüyle var olmaya çalışanlardan.
Küçük egolarını büyük makamlarda şişirenlerden…
Bıktık dersem alınmayın.