Gerçeklerle yüzleşme zamanı gelmedi mi?
Kırşehir…
Anadolu’nun kalbinde, köklü tarihiyle, zengin kültürüyle, mütevazı ama onurlu insanıyla var olan bir şehir.
Ama ne yazık ki yıllardır çevresindeki illerin gerisinde kalan, durduğu yerde sayan, yerel çekişmelerin kurbanı olmuş bir şehir.
Kayseri dev oldu, Kırıkkale gelişiyor, Yozgat yatırım alıyor, Nevşehir turizmiyle konuşuluyor, Aksaray’da organize büyüyor.
Biz mi?
Biz hâlâ iç çekişmelerle, kişisel hesaplarla, koltuk savaşlarıyla meşgulüz.
Sorun ne biliyor musunuz?
Sorun; zihniyet.
Sorun; iş bilmezlik.
Sorun; memleket sevdası değil, makam sevdasıyla yanıp tutuşan yöneticiler.
Sorun; seçilmişlerin halinde beli değil mi?
Yozgat’ın seçilmişi yatırım alıyor Kırşehir’in seçilmişleri miting yapıyor, bulgur festivali düzenliyor.
Festivallerle halkı avutuyoruz.
Bakan geliyor Yozgat’ın yatırımlarını anlatıyor biz ise bulgur dövüyoruz.
Bu ilin seçilmişleri neyle uğraşıyor.
Sorun; hâlâ tayin, işe alma, ihale, kadro pazarlığı peşinde koşan siyasetçiler.
Süleyman Demirel boşuna dememiş Kırşehir’in temsilcilerini erken toplantıya alalım.
Birbirlerini şikâyet ederler.
Oğlumu, kızımı işe al, tayin yaptır talepleri olur.”
Bu cümleyi gülerek dinlemiştik bir zamanlar…
Şimdi utanarak hatırlıyoruz.
Çünkü hâlâ aynı yerdeyiz!
Sözde yöneticiler, “Kırşehir için ne yapabiliriz?” sorusunun değil, “Kendimize ne kapabiliriz?” sorusunun peşinde koşuyor.
Zihniyet Değişmeli!
Artık bu köhne, klasik, baron zihniyet değişmeli.
Kırşehir; siyasetin kişisel taleplere, kamu kurumlarının eş-dost kayırmacılığına kurban edileceği bir yer olmamalı.
Biz, kaderine razı olan bir kent değil, kaderini yazan bir şehir olmak zorundayız.
Kırşehir’i küçültenlere artık yol verin!
Kırşehir neden demir yolum yok diyemiyor.
Kırşehir neden bir OSB daha kuramıyor?
Neden bir çevre yolu hâlâ tamamlanamıyor?
Neden yatırımcı geldiği gibi geri dönüyor?
Neden kaplıca turizminde dünya markası olamıyoruz?
Neden göç alan illerden olamıyor?
Neden yatırımlarda marka olamadık?
Cevap basit: Çünkü şehri yönetenler geniş görüşlülük er değil!
Çünkü her gelen kendi ekibini, kendi çevresini, kendi geleceğini düşünüyor.
Kırşehir’in geleceği kimsenin umurunda değil!
Artık yeter!
Kırşehir, Anadolu’nun unutulmuş köyü değil.
Kırşehir; Ahi Evran’ın, Edebali’nin, Âşık paşanın, Neşet Ertaş’ın, Ozanların, Cacabey’in memleketidir!
Bu topraklar, hak edenlerin değil; sessiz kalanların cezalandırıldığı bir hale geldi.
Artık yeter!
Bu şehrin kaderiyle daha fazla oynanamaz.
Sanayisiyle göç alan, Gençlerin başka şehirlerde değil, kendi memleketinde iş bulduğu bir Kırşehir!
Bu hayal süslü cümlelerle kurulmaz.
Bu hayal; ciddi bir vizyon, akıllı planlama ve kirlenmemiş siyasetle mümkündür.
Ya yeni bir Kırşehir kurarız ya da bu şehri bitiren eski zihniyetin altında kalırız.
Artık tercihimizi yapmalıyız.