Bir zamanlar insanlar elleriyle yonttukları taş parçalarına secde ederdi.
Her biri bir tanrıyı temsil eder, her biri bir dileğin, bir korkunun sembolü olurdu.
Ebedîliğine inanırlar saygıda kusur etmezler.
Ayinler düzenleyip methiyeler dizler.
Kimi putunda yardım isterdi, kimi rızık, kimi çocuk...
Ellerle yapılan putlardan medet umulurdu.
Gerçi bugün geçmiş putçularında çok farklı mı dersiniz.
Aynı gelenek şirk, yardım istemek, ebedîleştirmek devam ediyor.
Oysa o taşlar ne duyar, ne görür, ne de bir fayda ya da zarar verebilirdi.
Hz. İbrahim (AS), o karanlık çağda bir ışık gibi yükseldi:
“Kendinize bile faydası olmayan bu taş parçalarına neden tapıyorsunuz?” diye sordu.
Ve baltasını eline alıp, putların boyunlarını kırdı.
Çünkü kırılması gereken aslında taş değil, zihniyet idi.
Bugün Nemrut’un simgesi o taş putlar yok belki.
Kimse evinin köşesine bir heykel koyup önünde secdeye varıyor gibi görünmüyor.
Ama insanlığın kalbinde, daha sinsi, daha cilalı, daha modern putlar türedi.
Ekranlardan, markalardan, mevki hırsından, paradan, şöhretten, nefisten…
Artık putların mermeri yok; ama “beğenme” sayıları var.
Artık tanrılar gökten inmiyor; ama benlik göğe çıkmış durumda.
Ne acıdır ki, “Müslümanım” diyen nice yürek, Hz. İbrahim’in baltasını ellerinden düşürmüş.
Bir kısmı hâlâ ölmüşlerden medet umuyor, türbelere adaklar adıyor, “o bana yardım eder” diyor.
Hâlbuki İbrahim (AS), Nemrut’un ateşine atılmayı göze alırken bile yalnız Allah’a yönelmişti.
Ne bir puttan, ne bir insandan, ne bir aracının gücünden beklentisi vardı.
“Hasbiyallâhu ve ni‘mel vekîl” — Allah bana yeter, O ne güzel vekildir — demişti.
Bugünün Nemrutları da farklı değil aslında.
Kimisi ekranların karşısında insanları büyülüyor, kimisi parayı ilah ediniyor, kimisi koltuğuna secde ediyor.
Ama İbrahim’in ateşi hâlâ yanıyor:
Her çağda, hak ile batılın ayrıldığı bir kıvılcım olarak.
Belki de bugün bizden beklenen şey, taş kırmak değil —
Kendi içimizdeki putları kırmak.
Kendi ellerimizle yaptığımız, sonra da önünde eğildiğimiz o sahte değerleri.
Şöhreti, gösterişi, “ne derler” endişesini, “ben” putunu…
İbrahim’in baltası artık elimizde değil belki, ama kalemimizde, dilimizde, duruşumuzda olabilir.
Eğer gerçekten “Lâ ilâhe illallah” diyorsak,
önce “lâ” diyerek reddetmemiz gerekir her sahte ilahı ondan sonra “illallah” diyerek teslim olmalıyız tek Rabbe.
Çağın putları değişti, ama İbrahim’in mesajı hâlâ aynı: Kendini bile kurtaramayan şeylerden medet umma.
Yalnız Allah’a yönel.
Ve o ateşin ortasında bile teslim ol.
İBRAHİM’İN ATEŞİ HÂLÂ YANIYOR
Zafer Çam
Yorumlar
Trend Haberler
Ejderoğlu Kuyumculuk yaptı yine yapacağını
Acılı veda Kırşehir’i yasa boğdu
Kırşehir’de son yolculuğa uğurlandılar!
100 Bin TL’lik promosyon Kırşehir’de başladı
Boztepe Çiğdeli Köyü Modern suya kavuşuyor
Kırşehirli siyasetçi yol kazası geçirdi
ASGARİ ÜCRETTEN MEMNUN MUSUNUZ?
Ankete Katıl
Özel Haber
Basın İlan Kurumu