Ahilik haftasını kutladık geçen hafta. Temel prensipleri Akıl, Bilim, Ahlak ve Çalışma olan Ahilik, hafta süresince Kırşehir’imiz merkez olmak üzere 81 ilde çeşitli etkinlikler düzenlenerek kutlandı. Geçtiğimiz yıllarda da aynı türde değişik yazılar yazmış konu hakkındaki görüş ve önerilerimi siz değerli okurlarımla paylaşmıştım. Her yıl herkes bir şeyler söyler, kimimiz haklı ya da haksız en ağır şekilde eleştirir, yazarçizer, sohbetlerde bu konuyu gündeme taşırız. Ama hiç birimiz Ahiliğin temel prensipleri üzerinde durmayız ne yazık ki. Ahilik nedir, Ahilik kültürü nedir, neye yarar, toplumsal yaşantımız içerisinde bizlere neler verir, neler alır, yaşantımıza ne gibi katkılar sağlar, Ahi esnafı ne yapar-ne yapmaz gibi daha birçok konuyu maalesef hep görmezden geldik, gelmeye de devam ediyoruz. Yok olmaya mahkum ettiğimiz Kültürümüzün başında da Ahilik Kültürü geliyor ne yazık ki.
Toplum olarak bizim olana sahip çıkmamaya, göz göre göre yok olmasını seyretmeye devam ediyoruz.
Bakın Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1922 yılında Kültürümüz konusunda ne söylemiş, ne öğüt vermiş bizlere.
“Milletimizin dehasının gelişmesi ve bu sayede lâyık olduğu uygarlık düzeyine ulaşması, hiç kuşkusuz ki, yüksek meslekler sahiplerini yetiştirmekle ve millî kültürümüzü yüceltmekle mümkündür.”
Kırşehir olarak öncelikle Ahiliğe, Ahilik kültürüne sahip çıkarak kendi üzerimize düşeni yapmayı bir türlü başaramadık ne yazık ki.
Her kutlama sonrası Esnafın kendi bayramına sahip çıkmadığından şikâyet ederiz. Ederiz de Bayramda esnaf için yapılan ne var ona pek bakmayız nedense.
Bu yılda aynı oldu ne yazık ki. Kutlamalar yapıldı, konuşmalar, toplantılar yapıldı, nutuklar atıldı, eğlenceler tertip edildi, gösteriler, yarışmalar, sergiler düzenlendi dolu dolu bir hafta oldu. Emeği geçenleri tebrik ediyorum, kutluyorum.
İyi güzel de her şey vardı da bir tek esnaf yoktu yine.
Zanaatkâr yoktu, Usta yoktu, çırak yoktu, tamirci yoktu, kaynakçı yoktu, demirci yoktu, kaportacı yoktu, boyacı yoktu, marangoz yoktu, keresteci yoktu, mobilyacı yoktu, elektrikçi yoktu, akücü yoktu, ayakkabıcı yoktu, kunduracı yoktu, fırıncı yoktu, kahveci yoktu, çaycı yoktu, saatçi yoktu, terzi yoktu, fotoğrafçı yoktu, gözlükçü yoktu, şoför yoktu yoktu yoktu yoktu. Daha sayamadığım eli iş tutan sanat sahipleri, meslek sahipleri yoktu.
Neredeydiler peki?.
Ekmeğinin peşindeydiler. Ekonomik şartların altında beli bükülmüş, bir iş olurda eve ekmek götürür müyüz diye bir çabanın içindeydiler.
Herkes kırgın, herkes küskün işinin başında sessiz sessiz bekliyordu. Yöneticilere kırgın, başkanlara kırgın, idarecilere kırgın, siyasilere kırgın kırgın da kırgın.
Esnaf ve sanat sahipleri yoktu ama onların başkanları ordaydı. Odaları onların boy boy afişlerini yaptırmış, her yerlere asılmış gülerek bakıyorlardı esnaf arkadaşlarına. Ahilik ve Esnaf bayramınız kutlu olsun!!! Diye. Sahi o afişler için ayrılan bütçe ile zor durumda olan birkaç esnafa destek olunamaz mıydı?
O afişlerin yerine “ Bu yıl zor durumda olan iki tane kunduracı, iki tane elektrikçi, bir tane marangoz-mobilyacı, bir tane terzi esnafımıza destek olunmuş ve zor durumdan kurtularak işine devam etmesine yardımcı olunmuştur.” Gibi bir afiş asılsaydı acaba esnaf ne derdi. Merak ettim de.
Her kim olursanız olun, hangi düşünceye sahip olursanız olun, hangi partili olursanız olun, esnaf olun, memur olun, işçi olun, işsiz olun, ev kadını olun, çocuk olun, genç olun
Ahiliğe, Ahilik kültürüne sahip çıkmak zo-run-da-yız. O kadar. Bunun başka izahlı yok.
Kapısına gelen müşteriye; “ Ben siftah yaptım, yan komşum henüz siftah yapmadı, ondan alış veriş yapın” denilebilen bir kültürü yok etmeye hiç kimsenin hakkı yok, olamaz da
Biz sahiplenip kucaklamaz isek birileri kapının arkasında bekliyor hemen alıp kaçacaklar. Haberiniz ola,
Galın sağlıcakla.