Köpek terörü ile boğuşup duruyoruz.

Lobiler para hırsıyla insanların güvenliğini hiçe sayıyor. Mahalleler başıboş köpeklerden geçilmiyor!

Gün geçmiyor ki TV. haberlerinde insanlar başıboş, sahipsiz köpeklerle sorun yaşamasın.

Ülkemizin bir başka önemli sorunu da gıda terörü.
En güvenilir diye yediğimiz yiyeceklerde bile sorun var.

Köfteye bilmem ne karışmış.
Sucuğa bilmem ne karışmış.
İçtiğimiz çaya bilmem ne karışmış.
Kaşara bilmem ne karışmış.
Siz bunların sayısını çogaltabilirsiniz.

Bir de tarihi geçmiş gıdalar.
Hayır canım, olur mu öyle şey diyemiyoruz.
Zira sahtekârlar olmaz diye bir kavrama inanmazlar.
Az zararlı sahtekârlıklara alışmıştık, şimdi haddi iyice aştılar.

Zaman zaman deşifre olmalarına rağmen küçük cezalar ödeyerek yollarına devam etmeleri de bir başka derdimiz.

Bu gıda terörü üç beş kuruş para cezasıyla geçiştirilemez. Bu cezalarla işin önünü alamayız.

Yöntem değiştirip caydırıcı cezalar verilmeli.
Şirket kapatılmalı, yaptığı işten menedilmeli.
O ana kadar yaptıkları ortaya çıkarılıp gerekirse bütün servetine el konulmalı.

Şunlar, şunlar hileli gıda diye yayınlamakla sonuç alamayız.
Burda sorun sistemde mi?
Yoksa sahte gıda üreten sahtekârlarda mı?

Bir vatandaş olarak ben, hangi sahtekarın, hangi gıdası hileli bilemem ki?
Kim neyin içine ne katmış bunları takip edemem ki?