Ahiliğin başkenti, Anadolu’nun kalbi Kırşehir…
Gerçi ahlak sadece Kırşehir’de değil ülke genelin mumla aranıyor.
Bu şirin şehirde, gönül insanları—yani halkın içinde, halkla iç içe olan kamu yöneticileri—daima var olmuştur.
Milletin yanında olan, onunla gönül bağı kuran atanmışlar her zaman hayırla anılmıştır.
Ancak halktan uzak, kapılarını halka kapatmış, yükseklerde gezinen bürokratlar hiçbir zaman sevilmemiştir.
İnsanı insan yapan, geldiği yeri unutmamasıdır.
Kökenini unutanlar, ne yazık ki kendilerini hep bir adım yukarıda görmektedir.
Oysa yükseklerde kalmak zordur; oranın rüzgârı serttir, düşüşü de ağır olur.
Kırşehir, Ahi Evran'ın kabriyle onurlanmış bir şehir olabilir ama hayatımızda, ticaretimizde "ahi ahlakı" neredeyse kaybolmuş durumda.
İşveren-çalışan ilişkilerinden tutun da satıcı-alıcı bağlarına kadar Ahilik kültürü silinmiş, sadece adı yaşatılır olmuş.
Ne acıdır ki, Ahi ahlakını tozlu raflara kaldırmışız.
Bir gün olur da o raflardaki ahlaki ilkeleri indirir, ticaretimizin ve siyasetimizin merkezine koyarsak; işte o zaman ahlaklı bir nesil inşa etmiş oluruz.
Ahlaklı adil Kuran’ın zikrettiği gibi dost doru oluruz.
Bugün geldiğimiz noktada; çarşıda, pazarda, üreticiden tüketiciye uzanan zincir halkası kopmuş durumda.
Satıcıda ahlak olmayınca devreye denetim giriyor.
Denetim ahlaklıysa ortaya güzel örnek çıkıyor.
Denetim cebine girene bakıyorsa uğramamış gibi oluyor.
Devletin kurumları esnafı denetliyor, uyarılarda bulunuyor.
Fiyatlar hakkında bilgilendirme yapılıyor; usulsüz işyerlerine ise asla göz açtırmıyor.
Vatandaşı kandıranlara cezai işlem uygulamaktan da geri durulmuyor.
Ancak biz halk olarak alışveriş yaparken terazide daraya değil, sadece kiloya bakıyoruz.
Oysa birçok satıcı, ürün ambalajının ağırlığını hesaba katmadan bize satıyor.
Geçen gün ilimizin kurum müdürü esnafı denetlemeye çıkıyor, alış veriş yapıyor bir kilo baklava tattırıyor, “kutunun gramajını aldın mı diyor” “esnaf ne gramajı kutuyla tartıyoruz” diyor “bunun gramajını düşmeden satmanız müşteriyi aldatmanız diyor”.
Neyse müdür cezayı işlem yapıyor, müdür kuruma varmadan birleri arıyor falan esnafa ceza kesmişsiniz onu iptal edin diyor, müdür bey siz mi ödeyeceksiniz diyor.
Düşüne biliyor musunuz halkın hakkını arayan müdüre baskı yapılmak isteniyor. Bu yüzden kanun çerçevesinde, ahiliğin özünde olan halkın hakkını koruyan, esnafı denetleyen bürokratlarımıza ve memurlarımıza sahip çıkmalıyız.
Alış veriş yaptığımızda Kutunun gramajını sormuyoruz, farkına bile varmıyoruz.
Vicdan terazisi bozuksa esnafta cüzdan terazisi devreye giriyor.
Terazide Ahlak Tartılır mı?
Oysa gerçek çok açık:
Kutunun ağırlığı 60 gram ise.
Bir kilo ürün sattığında bu 60 gram vatandaştan çalınmış oluyor.
Günde 100 kilo ürün satıldığında, 6 kilo fazladan para alınıyor.
Kutudan Çalan Esnaf, Ahiliğin ticari ahlakını Unutmuş Demektir.
Ahi Evran’ın Torunlarına Yakışıyor mu Bu Ticaret?
Gerçi ahlakın olmadığı yerde vicdan terazisi tutmuyor.
Bazı ahlaktan yoksun esnaflar, dürüst ve ahlaklı esnafa da zarar veriyor.
İçimizdeki çürük elmalar temizlenmeden, hırsızlığın önüne geçemeyiz.
Denetleme sırasında “Müdürüm, memur bey” diye gülücük atanlar, denetim bittiğinde aynı ahlaksız alışkanlıklarına devam ediyorsa; bu sorunu sadece denetimle değil, vicdanla da çözmemiz gerekiyor.
Bu yüzden tekrar yazıyorum kanun çerçevesinde, ahiliğin özünde olan halkın hakkını koruyan, esnafı denetleyen ahlaklı bürokratlarımıza ve memurlarımıza sahip çıkmalıyız.
Ahilik sadece geçmişin değil, geleceğin de temel ahlakıdır.
Unutmayalım: Ahlak kaybolursa, esnaf da toplum da yıkılır.
“Kalbi, yüreği ve sözü doğru olmayanın yaptığı iş de doğru olmaz.”
(Ahi Evran-ı Veli)