Sevgili dostlar daha önceki yazımızda Yaratıcı Yıkım tehdidinin teknolojik değişimi nasıl alıkoyduğunu ilginç bir olayla anlatmıştım. Şimdi benzer başka bir hikayeyi anlatmaya çalışacağım. Ayrıca hep merak ettiğim Sanayi devrimi neden Almanya Fransa ya da ne bileyim Çin ya da Osmanlı’da başlamadı da İngiltere’de başladı? Sorusunun cevabına Daron Acemoğlu’nun “Ulusların Düşüşü “ kitabında ulaştım.

1760’larda yeni ve geliştirilmiş mülkiyet hakları, geliştirilmiş alt yapı, değiştirilmiş mali yönetim, finansmana daha kolay erişim, yurt dışındaki tüccarların ve imalatçıların yoğun biçimde korunması etkili olmaya başlıyordu. Bu tarihten sonra patentli buluşların sayısında bir sıçrama oldu ve sanayi devriminin temelini oluşturtacak teknolojik değişim çiçek açmaya başladı. Bir çok faaliyet alanında kendini gösteren inovasyonlar gelişmiş kurumsal çevrenin bir yansımasıydı. Önemli alanlardan biri enerjiydi ve en önemlisi de 1780’lerde James Watt’ın eşsiz fikriyle geliştirilen buhar makinesinin kullanımındaki dönüşümlerdi.

Watt’ın ilk büyük atılımı , buhar için ayrı bir yoğunlaştırma odası oldu. Böylece pistonu tutan silindir bir sınıp bir soğumayacak, sürekli sıcak kalabilecekti.Watt’ın buhar makinesinde devrim yaptığı doğruydu.Ama bunu İngiliz mucit Thomas Newcomen’in ve Fransız fizikçi ve mucit Dionysius Papin’in buluşlarını geliştirerek başarmıştı.

Papin’in buluşunun hikayesi, sömürücü kurumlarda YARATICI YIKIM tehdidinin teknolojik değişimi nasıl alıkoyduğuna başka bir örnektir. Papin 1679’da özle tipte bir buhar kazanı ( steam digester) tasarımı gerçekleşti.1690’da bunu bir pistonlu motora dönüştürdü. 1705’te dünyanın ilk buharlı gemisini yapmak için bu ilkel motoru kullandı. Papin o sıralarda Almanya’nın Kastel kentinde Marburg Üniveristesi’nde Matematik profesörüydü. Buharlı gemiyle Fulda Nehri’nden Weser Nehri’ne geçmeye karar verdi. Bu yolculuğu yapan gemiler Münden şehrinde durmak zorundaydı. O zamanlar Fulda ve Weser’deki nehir trafiği bir sandalcılar locasının tekelindeydi. Büyük ihtimalle Papin bir sorun çıkabileceğini hissetmişti. Arkadaşı ve akıl hocası ünlü Alman fizikçi Gottfried Leibniz, Kassel seçim kurulu Üyesi’ne Papin’in Kassel’den “…rahatsız edilmeden …” geçmesine izin verilmesi için bir dilekçe yazdı. Ancak Leibniz’in dilekçesi sert bir cevapla geri çevrildi: “ Seçim Kurulu Üyeleri dilekçedeki talebin onaylanmasında ciddi engeller gördüler ve herhangi bir gerekçe sunmadan sonuç olarak bu talebin Yüce Seçim Kurulu Üyeleri tarafından kabul edilmediğine dair kararlarını size bildirmemi istedir.”

Papin yine de yolculuğa çıktı. Buharlı gemisi Münden’e ulaştığında sandalcılar locası gemiye el konulması için yerel yargıca başvurdu ancak başarısız oldu. Sandalcılar Papin’in gemisine saldırıp gemiyi ve buhar makinesini parçaladılar. Papin yoksul biri olarak öldü ve bir mezar taşı bile bulunmuyor. Papin, Tudor ya da Stuart İngiltere’sinde de belki benzer düşmanca tavırla karşı karşıya kalacaktı ama bu durum 1688’den sonra değişmişti. Papin aslında gemisi parçalanmasa onunla Londra’ya kadar girmeyi hedefliyordu.

Gelelim sorumuza.Sanayi devrimi neden İngiltere’de başladı? Daron Acemoğlu bu soruya İngiliz kurumlarının kapsayıcı doğası olarak cevap vermektedir. İngiltere’nin benzeri olamayan kapsayıcı ekonomik kurumlara sahip olmasıdır diye devam ediyor. Daha fazla ayrıntı ve bilgi isteyenler dostların bu kitabı okumasını tavsiye ederim.