Günah keçisi yapılan sporcular.
Kumar haramın içinde yüzen spor camiası.
Futboldaki bahis meselesi, fosseptik bir çukurda yiyecek aramaya benzer; nereye el uzatsanız çamur, hangi kapıyı çalsanız pislik akıyor.
Yasalı, yasadışı fark etmiyor…
“Şeytan işi kumarın” her türü bu ülkenin damarlarına kadar işlemiş durumda.
Ve şimdi, bu çürümüş düzenin faturası kime kesiliyor?
Futbolculara.
Neden?
Çünkü mesele çok basit: Küçükleri asarak büyüklerin rahat etmesi…
Bugün spor dünyasının gündemine bakın: Sanki bahis illetini futbolcular yaymış, sanki kulüpler masummuş, yöneticiler tertemizmiş, piyasanın o büyük parazitleri yokmuş gibi davranılıyor.
Bahis baronları köşelerinde milyonları çevirirken, devlet ve federasyon ekranları reklamlarla doldururken, bugün sahada ter döken genç çocuklar günah keçisi ilan ediliyor.
Son yıllarda spor tamamen kumara bulaştırıldı.
Bahis denen illet, sporun içine sızmadı bizzat kapılar açılarak içeri alındı.
Kapıyı kim açtı?
Kulüp yöneticileri, spor camiasında güç sahibi olanlar, reklam pazarını yönetenler, federasyonlarda koltuk kapmış olanlar…
Bugün çıkıp “Hani ahlaklı sporcular nerede?” diye soruyorlar.
Asıl soru şu: Sporcuyu kim bile isteye bu batağın ortasına itti?
Yıllarca “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” diyen bir geleneğin mirasına ne oldu?
Bu mirası kim çürüttü?
Para uğruna, getirim uğruna, bahis kapitalinin büyülü rakamları uğruna sporcuların etrafına çöreklenen kirli düzeni kim kurdu?
Artık futbol denince akla mücadele, teknik, oyun zekâsı gelmiyor.
Ne geliyor?
Kumar… Bahis… Şike… Paranın ağırlığı…
Bu ülkede yayılan bahis salgını, bireylerin değil, düzenin eseridir.
Bugün “Temiz Spor” diye nutuk atanların birçoğu, ekranların her köşesinde bahis firmalarının reklamları dönerken tek kelime etmiyor.
Kulüplerin yönetim odalarında dolaşan paranın kokusu her yerden yükseliyor.
Sonra da genç bir futbolcu oran kovaladı diye tüm yük onun sırtına bindiriliyor.
Bu ahlaki bir çöküştür.
Bu adalet değil; günah keçisi üretme fabrikasıdır.
Peki, bu leke nasıl kalkar?
Önce kulüp yönetimlerinde, federasyon kademelerinde, sporun üst yapılarında bahisle ilişkisi olan herkes tasfiye edilmeden hiçbir şey olmaz.
Sporcuya eğitim, rehberlik ve koruma sağlanmadan hiçbir sporcu bu bataktan kendi başına çıkamaz.
Şeffaflık olmadan, hesap sorulmadan “Temiz Spor” lafı sadece bir kandırmacadır.
Ekranları, statları, kulüpleri saran bahis bağımlılığı kırılmadıkça spor asla düzelmez.
Aksi hâlde her skandalda birkaç oyuncu gözden çıkarılır, birkaç genç harcanır, ama kirli düzen bir gün bile sarsılmaz.
Sporu bu kumar bataklığından çıkaramazsak, geleceğin sporcuları sahaya çıkmadan önce formayı değil, “oranı” kontrol eden bir nesil olacak.
O gün geldiğinde konuşulan şey futbol değil, bahis şirketlerinin ciroları olacak.
Ve işte o zaman, bu ülke gerçek anlamda sporunu kaybetmiş olacak.
BAHİS ÇUKURUNA İTİLEN FUTBOL
Zafer Çam
Yorumlar
Trend Haberler
Kırşehir’de Türk Sağlık-Sen’de nöbet değişimi
İstifa etti
Kırşehir’de uluslararası öğrenciler için kültürel köprüler kuruluyor
Aşık Paşa Sempozyumu’nun kapanışında Türk yazı dilinin köklü mirası öne çıktı
Yusuf Aydın görevini devrediyor
Belediyenin daimi işçi alımı için başvurular bitiyor
ASGARİ ÜCRETTEN MEMNUN MUSUNUZ?
Ankete Katıl
Özel Haber
Basın İlan Kurumu