İnsanın değeri
Duruşuyla.
Sözüyle.
Mertliğiyle ölçülürdü.
Şimdi arabasının markasıyla. Makamıyla.
Kolundaki saatiyle
Üstündeki logosuyla.

Artık karakter cüzdanda taşınıyor.
Bankamatik kartı gibi.

Makamı, parası olan konuşuyor, olmayan susuyor.

Artık kişilik değil, kredi limiti itibarlı.
Karakter mi?
O da taksitle satılıyor.

Bu memlekette en çok saygı gören şahsiyet değil, kart limiti.

Parası olan adamın her lafı kabul görüyor.

Aynı sözü bir zengin, bir de sade vatandaş söylesin.
Zenginin lafı vizyon,
fakirin lafı gevezelik oluyor.

Paran varsa filozofsun,
yoksa hatip de olsan susturulursun.

Halk için dertlenen, adalet arayan biri çıkıyor, cebinde parası, altında koltuğu yoksa kimse dinlemiyor.

Yıllarca milleti kazıklayan, sosyal medya paylaşımlarıyla insanlara yön vermeye çalışan...
Lüks arabadan inince iş insanı diye övülüyor.

Cebin doluysa
geçmişin boş da olsa fark etmiyor.

Sana iyi adam demeleri için
önce kartvizitin.
Sonra kıyafetin.
Sonra paran.
Sonra koltugun olmalı.
Gerisi hikâye.

Şimdi moda, bir işe başlarken; Ne kadar kazanacağım?
Kimlerle fotoğraf çektireceğim?
Sosyal medyada beğeni alıyormuyum?

Velhasıl gönlü zengin olan değil, cüzdanı kalın olan dinleniyor.

Hata bizde, ayarı bozuk insanlara altın muamelesi yapıyoruz.