Bir çağrıyla başlayalım:
“Zalimlerin kapısında susan âlim, dilsiz şeytandır.”
Bu söz, bir hakaret değil.
Bir tespittir.
Üstelik kirli bir devrin pusulasıdır.
Minberin hakkını veremeyenlere, suskun kalbiyle halkı unutanlara, sarayın gölgesinde İslam'ı pazarlık masasına oturtanlara ithaf edilmiştir.
Çünkü biz artık abdestin nasıl bozulduğunu değil, adaletin neden bozulduğunu konuşmak istiyoruz!
Ama onlar konuşmuyor.
Konuşamıyor ya da konuşmak istemiyor.
Rüşvet kol geziyor; susuyorlar.
Yolsuzluk ayyuka çıkmış; bakmıyorlar.
Yetim hakkı yiyenlere tek kelime etmiyorlar.
Ehliyet yok, liyakat yok; ama cuma hutbesinde hâlâ “kadın sesi namahrem midir?” sorusunun peşindeler.
Adalet çatırdayarak çökerken, onlar abdestin kaç damlayla bozulduğunun ilmihalini yazıyor!
Biliyor musunuz?
Bu ülkede haram lokma yiyen, ihaleye fesat karıştıran, kamu malını iç eden bir adam sabah namazına kalktığında kendini ‘iyi Müslüman’ sanabiliyor.
Çünkü din anlatıcıları, dine ruh değil; şekil verdiler.
Adaleti değil; sakalı ölçtüler.
Vicdanı değil; eteği tarttılar.
Ve işte bu yüzden, bu topraklarda hırsızlar dindar, ama dürüstler günahkâr ilan edildi.
Bugün mümin geçinen nice insan, mazlumu değil, makamı gözetiyor.
Minberden konuşması gerekenler, maaş bordrosunu düşünüyor.
Saraya yakın duranı “alim” sanıyoruz; halkla yürüyeni “fitneci”.
Ama susanlar şunu unutmamalı:
Kur’an’da binlerce ayet namazdan değil; zulümden, adaletsizlikten, yetim hakkından, yalan şahitlikten, ölçü-tartı hilesinden, yöneticilerin sorumluluğundan söz eder!
Eğer Kur’an’ın söylediklerini siz söyleyemiyorsanız,
O minbere çıkmaya ne hakkınız var?
Biz bu dini pazarlıklarla, suskunluklarla, korkak fetvalarla değil;
Peygamber’in Mekke sokaklarında zulme karşı yaktığı ateşle öğrendik.
O, açlarla yürüdü.
O, kız çocuklarını diri gömenlerle değil; onları toprağın altından çıkaranlarla beraberdir.
O, zalimin sofrasına oturmadı.
O, susan âlimlerden olmadı.
Bugün bu halk, sadece dindar değil; onurlu, dürüst, adaletli, korkusuz hocalar görmek istiyor.
Çünkü gerçek dindarlık, rüşvete sessiz kalmakla değil; rüşvetin ortasında “bu haramdır” diyebilmektir!
Korkmayın!
Makamdan, mevkiden, sürgünden, maaş kesintisinden korkmayın.
Siz sustukça, halkın ahı büyüyor.
Siz sustukça, çocukların geleceği kararıyor.
Zalimlerin gölgesinde değil, halkın dualarında yer almak istiyorsanız,
Artık susmayın!
Ve unutmayın:
Bir toplumda müezzin ezan okurken, zalim ezanla rahat uyuyorsa…
Orada ezan değil, vicdan susturulmuştur.