Selam olsun alın teriyle yaşamı ayakta tutanlara…
Selam olsun çarkların, preslerin, makinelerin, maden ocaklarının başında sabahı edenlere…
Selam olsun emeğiyle, teriyle, bedeniyle, ruhuyla dünyayı döndürenlere.
Bugün 1 Mayıs. S
Sözüm ona “İşçi Bayramı”.
“Meydanlar boş, makineler dolu…
İşçinin sesi hâlâ kısık.”
Bugün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü.
Sözde emekçilerin, sömürülenlerin bayramı.
Gerçekte hatırlanması gereken bir acı tablo.
Meydanlar süsleniyor, kürsüler hazırlanıyor, protokoller selam duruyor. Ama o kürsülerde işçi yok.
O meydanlara teriyle, bedeniyle, yüreğiyle emek veren insanlar yok.
İşçi, bugün de makinenin başında.
Yerin yedi kat altında, sıcak fırınların önünde, preslerin arasında.
Bir yıl boyunca asgari ücretle hayatta kalmaya çalışan milyonlar, bugün de çalışıyor.
Çünkü onların tatil hakkı yok.
Çünkü emeği kutlamak, sermaye sahiplerinin görevi olmuş.
Evet, 1 Mayıs bir bayram olarak kutlanıyor.
Ama işçinin bayramı değil bu.
Sermayenin, düzenin, sistemin “göstermelik” günü.
Gerçek bir kutlama varsa, o hâlâ gelmedi.
Çünkü bayram, alın terinin değersizleştiği yerde kutlanamaz.
Sistem değişti, sömürü değişmedi
Bir zamanlar ağalar vardı, şimdi patronlar.
Bir zamanlar toprak sömürürdü, şimdi makineler.
Ama ezilen değişmedi.
Hep aynı kaldı.
Bugünün işçisi, dünün köylüsü gibi.
Açlık sınırının altında yaşıyor.
Geleceğini borçla kuruyor.
Çocuğuna gelecek sunamıyor.
Et, süt, yağ hayal olmuş.
Derme çatma evlerde yaşarken, sermaye sahipleri gökdelenlerde lüks içinde.
Yani sistemin adı değişti ama öz aynı: Sömürü düzeni dimdik ayakta.
Meydanlarda kim var, işçi nerede?
Meydanlarda kürsülerde olanlar işçi değil.
Konuşanlar, işçinin sesi değil.
İşçi meydanda değil, üretim bandında.
Onun adına konuşanlar ise çoğu zaman işçinin halinden bihaber.
Gerçek kutlama, işçinin alın terinin karşılığını aldığı gün olur.
Gerçek bayram, emeğin baş tacı edildiği gün olur.
Bugün ise sadece bir hatırlatma günü:
Unutulmuş hakların, bastırılmış seslerin, görünmez alın terinin günü.
Uyan işçi kardeşim…
Ey işçi, ey emekçi…
Sen uyanmadan bu düzen değişmez.
Sen sesini yükseltmeden, hakkını aramadan bayram gelmez.
1 Mayıs, bir uyanış çağrısıdır.
Bir hatırlatmadır: Hakkın gasp edildiği yerde bayram olmaz.
Ve bir sorudur aslında:
"Bu düzen kimin düzeni?
Bu bayram kimin bayramı?"
Sömürülenler var oldukça, sömüren hep var olacak.
Ne zaman dünyaya hak, adalet, İslam’ın eşitlik sistemi hâkim olacak; o zaman köle düzenler yıkılacaktır.
Gerçek bayram, İslam yeryüzüne hâkîm olduğunda gelecek.
1 MAYIS: BAYRAM MI, HATIRLATMA MI?
Zafer Çam
Yorumlar
Trend Haberler

Kırşehir’de hurda teşviki heyecanı!

İki köy arasında hareketlilik: Yol çalışmaları başladı

Abdalların Kırşehir’deki efsanevi yeri

Kırşehir'de kesim fiyatlarında düşüş yaşandı

Nisan yağmurları Kırşehir'i canlandırdı

Kırşehir'de şampiyon gençler gurur kaynağı oldu!
ASGARİ ÜCRETTEN MEMNUN MUSUNUZ?
Ankete Katıl
Özel Haber
Basın İlan Kurumu