Başkan Ekicioğlu, Kır-Köy’de arıcılarla buluştu
Başkan Ekicioğlu, Kır-Köy’de arıcılarla buluştu
İçeriği Görüntüle

Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde, Kırşehir Valiliği, T.C. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu ve Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi ortaklığıyla düzenlenen ‘Uluslararası Anadolu’da Türk Yazı Dilinin Öncüleri ve Aşık Paşa Sempozyumu’ Kırşehir’de kapılarını açtı. Sempozyum, Anadolu’nun Türk yazı diline katkı sağlayan önemli şahsiyetlerin eserlerini ve etkilerini akademik bir perspektifle ele alacak.

Uluslararası Anadolu'da Türk Yazı Dilinin Öncüleri Ve Aşık Paşa Sempozyumu Başladı (8)

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı himayelerinde, Kırşehir Valiliği, T.C. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu ve Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen ‘Uluslararası Anadolu’da Türk Yazı Dilinin Öncüleri ve Aşık Paşa Sempozyumu’ 20 Kasım 2025 tarihinde başladı.

Uluslararası Anadolu'da Türk Yazı Dilinin Öncüleri Ve Aşık Paşa Sempozyumu Başladı (1)

Sempozyumun açılış programı Ahi Evran Kongre ve Kültür Merkezi 15 Temmuz Milli İrade Salonu’nda gerçekleştirildi. Açılış programına Kırşehir Valisi Murat Sefa Demiryürek, Kırşehir İdare Mahkemesi Başkanı Mehmet Ali Gürer, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kasım Karahocagil, Türk Dil Kurumu Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Harun Şahin, Vali Yardımcısı İsmail Çetinkaya, Kırşehir İl Jandarma Komutanı J. Alb. Ahmet Yıldırım, Gençlik ve Spor İl Müdürü Yasin Çakmakçı, Milli Eğitim Müdürü Yasin Gülşen, Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Doğan, çok sayıda akademisyen, dekan, müdür, idari personel ve öğrenci katılım sağladı.

Uluslararası Anadolu'da Türk Yazı Dilinin Öncüleri Ve Aşık Paşa Sempozyumu Başladı (4)İLHAN, SEMPOZYUM HAKKINDA DETAYLI BİLGİ VERDİ

Programın açılış konuşmasını Sempozyum Yürütme Eş Başkanı Prof. Dr. Nadir İlhan yaptı. Sempozyumun Kırşehir’de 3 aşamalı olarak planlandığını ve önemli şahsiyetlerin eserlerinin tanıtılacağını belirten Prof. Dr. Nadir İlhan, “Gönüller sultanı Yunus Emre’nin velilerin piri Hacı Bektaş-ı Veli’nin Türk Dili’nin ses bayraklarından Aşık Paşa’nın, kuşlara Türkçeyi konuşmayı öğreten Gülşehri’nin kardeşliğin hukukunu yeniden düzenleyen Ahi Evran’ın, Süleyman Türkani’nin, Şeyh Edebali’nin memleketine hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı ile Türk Dil Kurumu Başkanlığı iş birliğinde Kırşehir Valiliği, Kırşehir Belediyesi’nin destekleriyle üniversitemiz ev sahipliğinde 2018 yılında gerçekleştirilen Uluslararası Yunus Emre ve Anadolu’da Türk Dilinin Gelişimi Sempozyumu’nda sempozyumun 3 aşamalı olarak planlandığını, bu planlanan ilk sempozyum olduğunu söylemiştik. Bugün açılışını yaptığımız Uluslararası Anadolu'da Türk Yazı Dilinin Öncüleri ve Aşık Paşa Sempozyumu, aradan 7 yıl gibi uzun bir yıl geçmesine rağmen Anadolu’da Türk Dilinin yazının dönüşmesine öncü şahsiyetlerden olan Aşık Paşa ile birlikte Türk Dilinin istikbali ve istiklal mücadelesinde köşe taşları olan önemli şahsiyetlerle önemli eserlerin anılacağı üst düzey bir sempozyum olacaktır.

Nasip olursa yine bu topraklarda bağrından çıkarak kuşlara Türkçe konuşturan Gülşehri ana temalı 3. bir sempozyum da 7 yıl gibi bir aradan sonra ara vermeden üniversitemiz ev sahipliğinde yapmak bizlere Ahi Evran Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü öğretim elemanının boynunun borcudur.

2 gün olarak planladığımız bilgi şöleninin ardından 3. Gün katılımcılarımızla birlikte Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Kırşehir’in bağrında yatan Ahi Evran Vali başta olmak üzere Cacabey, Aşık Paşa, Gülşehri gibi büyük şahsiyetlerin manevi huzuruna çıkılmasıyla programımız son bulacaktır” dedi.

Uluslararası Anadolu'da Türk Yazı Dilinin Öncüleri Ve Aşık Paşa Sempozyumu Başladı (3)

ŞAHİN’DEN AŞIK PAŞA VE TÜRK DİLİ ÜZERİNE TARİHSEL VURGULAR

İlhan’ın ardından Türk Dil Kurumu (TDK) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Harun Şahin konuşma gerçekleştirdi. TDK Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Harun Şahin, konuşmasına “Adına sempozyum düzenlediğimiz Aşık Paşa’nın, adına üniversite kurduğumuz Ahi Evran’ın, gök bilimci Cacabey’in Gülşehri’nin gönüller sultanı, dervişler hakanı Hacı Bektaş-ı Veli’nin Kızılırmak’tan dünyaya yayılan yanık ve yankılı bozlakları binlerce sesinin Neşet Ertaş’ın huzurunda bulunuyor olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade etmek isterim. Ve hep beraber şükür makamında olduğumuzu ifade etmek isterim” diyerek sözlerine başladı.

Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Şahin, Aşık Paşa’nın eserleri ve Türkçe’nin bilim, irfan ve medeniyet dili olarak önemine dikkat çekti. Şahin, konuşmasında Türk dilinin tarihsel süreçte maruz kaldığı ihmal ve yanlış anlayışları değerlendirerek, Türkçe’nin sanat, bilim ve tasavvuf alanlarındaki gücünü vurguladı.
Şahin, "Aşıkpaşa ‘Garipname’ adlı eserinin ön sözünde Türkçe’nin bir ilim, bir irfan, bir devlet, medeniyet dili olabileceğini en güçlü şekilde haykırmıştır.

Onun zamanın durumunu ifade eden “Türk diline kimse bakmaz idi, Türklere hergiz gönül akmaz idi, Türk dahi bilmez idi o dilleri ince yollu o ulu menzilleri” mısralarındaki sitemi aslında bir milli şuur çağrısıdır. Bir milli şuur haykırışıdır. Ne yazık ki bir Türkler, zaman zaman bu şekilde Aşık Paşa gibi ikaz şırıngalarına muhtaç olmuşuz, muhtaç olmaya da devam ediyoruz.

Daha dün gibi kulaklarımıza bir devrim borazanı tarafından haykırılan ‘Türkçe’den bilim dili olmaz, Türkçe il bilim yapılmaz’ hezeyanını bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Çünkü aslında bu bir Türklük düşmanlığı ve bir İslam düşmanlığından öte değildi.

Bilim, bir dilin en gerçek, en birincil, en sözlüksel anlamıyla yapılır. Sanat ve edebiyat ise bir dilin en mecazi, en derin, en örtük anlamları ile yapılır. Aşık Paşaların, Yunus Emrelerin, Hacı Bektaş-ı Velilerin bir sanat dili olarak, bir din dili olarak, bir tasavvuf dili olarak inşaa ettiği bir dil, nasıl oluyor da bilim gibi, en birincil taraflarıyla yapılan bir hususu icra edemez. Bu bir hezeyanı izansızlığın, insafsızlığın ifadesidir.

Onun için bazıları içinizde terim diyecektir, ama hiç merak etmeyin bir İbni Sina çıkacak, nasıl Arapça terminoloji, Farsça terminolojiye çevirdiği gibi bütün terminolojiyi de bizler Türkçeye çevirecektir. Zaten büyük oranda bunların karşılığı vardır. Fakat bir eziklik duygusundan dolayı kullanmaktan imtina ediliyor” ifadesini kullandı.

Türk Dilinin gelişimine katkı sunan tüm çalışmalara destek vermekten memnuniyet duyduklarını belirten Türk Dil Kurumu Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Harun Şahin, kurumun yürüttüğü projeler ve faaliyetler hakkında ayrıntılı bilgi verdi. Şahin, sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen tüm kişi ve kurumlara teşekkür ederek sözlerini tamamladı.

Uluslararası Anadolu'da Türk Yazı Dilinin Öncüleri Ve Aşık Paşa Sempozyumu Başladı (5)

REKTÖR KARAHOCAGİL: “AŞIK PAŞA, KIRŞEHİR'İN BAĞRINDA YETİŞEN BÜYÜK ŞAHSİYETLERDEN BİRİSİDİR”

Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kasım Karahocagil, Uluslararası Anadolu’da Türk Yazı Dilinin Öncüleri ve Aşık Paşa Sempozyumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, Kırşehir’in Türk İslam Medeniyeti ve Türk Dili tarihindeki önemli rolüne dikkat çekti. Rektör Karahocagil, Anadolu’da Türk yazı dilinin oluşumuna öncülük eden büyük şahsiyetlerin, özellikle Âşık Paşa’nın Kırşehir’de yetiştiğini ve halkın diliyle eserler verdiğini vurguladı.

Rektör Prof. Dr. Mustafa Kasım Karahocagil, “Kültür ve Turizm Bakanlığımızın himayelerinde, TDK ve Kırşehir İl Valiliğimizin destekleriyle Üniversitemizin sahipliğinde düzenlenen Uluslararası Anadolu'da Türk Yazı Dilinin Öncüleri ve Aşık Paşa Sempozyumu'na hoş geldiniz, şeref verdiniz.

Anadolu’nun Türk İslam Medeniyetine ve milletimize ebedi yurt tutulmasında Kırşehir'in çok önemli katkısı olduğu tarihi bir gerçektir. Kırşehir, (O zamanki adıyla Gülşehir) Anadolu'da Türk yazı dilinin oluşumuna öncülük eden, dolayısıyla Anadolu'nun Türk İslam yurdu olmasına yol veren önemli şahsiyetlerin yaşadığı bir şehirdir. Kırşehir'in bağrında yetişen bu büyük şahsiyetlerin en önemlilerinden birisi de Aşık Paşa'dır.

1272'de Kırşehir'de dünyaya gelen ve 1333'de Kırşehir'de vefat eden Âşık Paşa, bir mutasavvıf olarak irşad faaliyetleri yanında eserlerini hitap ettiği hedef kitlenin, halkın diliyle ile vermiştir. Fuat Köprülü'nün "muazzam bir fikrî ve edebî inkişaf” yeri olarak tanımladığı Kırşehir, o dönemde Âşık Paşa'nın kendisinden ders aldığı Şeyh Süleyman Türkmani'nin, Eserlerinden etkilendiği Yunus Emre'nin, Hacı Bektaş-ı Veli'nin ve Ahi Evran-1 Veli'nin öğretilerinin Anadolu'yu adeta mayaladığı bir beldedir.

Âşık Paşa zamanın en önemli kültür merkezlerinden biri olan bu beldede, islami ilimler yanında Arapça, Farsça, Ermenice ve İbraniceyi öğrenmiş, bütün bu birikimini tasavvufî bir doğrultuda halkı İrşad etmek için kullanırken, halkın dili olan Türkçeyi bilinçli olarak tercih etmiştir.

Batı Oğuz Lehçesinin en önemli şairlerinden, Ahmed Yesevi'den Anadolu'ya Tasavvuf geleneğinin Erenlerinden olan Aşık Paşa; 14. yüzyıl Anadolu'sunda halkın en önemli eğitilmesinde ve birliğinin sağlanmasında anadilinin gücüne inanan, dil şuuruna sahip bir mutasavvıfdır.

Aşık Paşa, yaşadığı devirde Anadolu Selçuklularının çöküşüne bağlı olarak Anadolu'nun sosyal ve siyasî yönden parçalanmış olmasına karşın, tıpkı Mevlâna ve Yunus Emre gibi birlik ve dirlik fikrini; sade, somut ve ikna edici bir dille gündemde tutar. Bilhassa Yunus Emre tarafından ifade edilen fikirleri benimsemesi, sistemli olarak geliştirmesi ve şerh ederek her kesim tarafından anlaşılır kılması, bunu Yunus Emre gibi halkın dilinde yapması çok etkili olmuştur.

Aşık Paşa'ya ‘Osmanlıların ideoloğu’ yakıştırması yapanlar bu sebeple haksız değildirler. Mesela muhtemelen şiirlerinde Alperen kavramını yoğun bir şekilde ilk kez Âşık Paşa işlemiş, daha önemlisi bu kavramı sosyo-politik bir çerçevede gaza ve yiğitlik merkezinde formülüze ederek halka mal etmiştir.

Yaklaşık yedi asır önce Âşık Paşa'nın ifadesiyle, ‘Türk diline kimsenin bakmadığı’ bir devirde bilim ve sanat dili olarak kullanılagelen birkaç dili bilmesine rağmen, Aşık Paşa ile Kırşehir'de zirveye ulaşan dil şuurumuz, bugün ve gelecekte dilimizin ve milli kimliğimizin muhafazası adına oldukça büyük önem arz etmektedir.

Kültür ve medeniyetimizin değerlerini toplumun geneline yaymak ve gelecek nesillere aktarmak gibi bir misyonu benimseyen Üniversitemiz, Türk Dili ve Türkçe bağlamında bilimsel toplantılara ev sahipliği yapmayı, çağdaş kapital düzenin cendereleri arasında hırpalanan medeniyetimizin ve onun en önemli parçası olan dilimizin muhafazası için Aşık Paşa'nın yolundan giderek bizi biz yapan değerleri muhafaza etmeyi hedeflemektedir.

Bu hedef doğrultusunda Kültür ve Turizm Bakanlığımızın himayelerinde, TDK ve Kırşehir İl Valiliğimizin destekleriyle Üniversitemizin ev sahipliğinde düzenlediğimiz ‘Uluslararası Anadolu'da Türk Yazı Dilinin Öncüleri ve Aşık Paşa Sempozyumunun’ hayırlı uğurlu bereketli başarılı olmasını diliyorum. ‘Ağzımızda anamızın ak sütü gibi’ olan anadilimizin ve bizi biz yapan kimliğimizin muhafazasına katkı sunmasını temenni ediyor, siz katılımcılara ve emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum diye konuştu.

Uluslararası Anadolu'da Türk Yazı Dilinin Öncüleri Ve Aşık Paşa Sempozyumu Başladı (6)VALİ DEMİRYÜREK, “KIRŞEHİR; İLMİN, İRFANIN, HİKMETİN VE GÜÇLÜ BİR MEDENİYET TASAVVURUNUN MERKEZLERİNDEN BİRİ OLMUŞTUR

Kırşehir Valisi Murat Sefa Demiryürek, Uluslararası Anadolu’da Türk Yazı Dilinin Öncüleri ve Aşık Paşa Sempozyumu kapsamında yaptığı konuşmada, Kırşehir’in tarih boyunca Türk dili, kültürü ve medeniyetinin gelişiminde oynadığı merkezi rolü vurguladı. Vali Demiryürek, şehirde filizlenen Türk yazı dili ve kültür mirasının gelecek nesillere aktarılmasının önemine dikkat çekti.

Kırşehir Valisi Murat Sefa Demiryürek, konuşmasında “Kırşehir’in tarihi ve kültürel hafızasına yakışır bu kıymetli sempozyum vesilesiyle bir araya gelmekten büyük mutluluk duymaktayım. Anadolu kapılarının Türk-İslâm medeniyetine açıldığı 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra bu topraklarda başlayan kültür ve medeniyet inşasında Kırşehir’in müstesna bir yeri vardır. Bu kadim şehir, asırlar boyunca sadece bir yerleşim yeri değil; ilmin, irfanın, hikmetin ve güçlü bir medeniyet tasavvurunun merkezlerinden biri olmuştur.

Kırşehir, Türkçenin henüz Arapça ve Farsça gibi köklü diller karşısında temayüz etmediği bir dönemde; Türk yazı dilinin filizlendiği, geliştiği ve kalıcı eserlerle güçlendiği eşsiz bir kültür muhiti olmuştur. Bu topraklar; Âşık Paşa, Caca Bey, Şeyh Edebali, Süleyman Türkmani gibi Türk diline, düşüncesine ve insanlık anlayışına yön veren büyük şahsiyetlere yurtluk etmiştir.

Yaklaşık yedi asır önce Âşık Paşa’nın “Türk diline kimse bakmaz idi” diyerek dile getirdiği hakikatin bugün nasıl bir medeniyet köküne dönüştüğünü görmek bizler için gurur vericidir. O gün ‘ses’ olan Türkçe, bugün milletimizin hafızası, kimliği ve geleceğidir. Bu bilinçle, Kırşehir’de mayalanan bu dil ve kültür ruhunun gelecek nesillere aktarılması, millî varlığımız açısından hayati bir öneme sahiptir.

Bu duygu ve düşüncelerle; Kırşehir Ahi Evran Üniversitemizin, Türk Dil Kurumumuzun himayelerinde böylesine kıymetli bir sempozyuma ev sahipliği yapması takdire şayandır. Bilimsel çalışmaların, akademik yayınların ve müzakere ortamlarının; Türkçenin gelişimine, Anadolu’nun kültür tarihine ve medeniyet tasavvurumuza değerli katkılar sunacağına yürekten inanıyorum.

Bugün burada yapılacak çalışmalar, sadece bir akademik etkinlik olmanın ötesinde, milletimizin ortak hafızasını güçlendiren, kültürümüzü yeniden okuyan ve dilimizi geleceğe taşıyan bir anlam taşımaktadır. Bu nedenle sempozyumun, Kırşehir’in kültürel mirasına ve Türkçenin dünya dilleri arasındaki saygın yerine önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum.

Bu vesileyle, sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen Üniversitemizin kıymetli yöneticilerine, Türk Dil Kurumumuza ve katkı sağlayan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyorum. Anadolu’nun ilim ve irfan geleneğini geleceğe taşımak için buraya teşrif eden tüm bilim insanlarına şükranlarımı sunuyorum.

Sempozyumun hayırlı olmasını diliyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum” ifadesini kullandı.

Uluslararası Anadolu'da Türk Yazı Dilinin Öncüleri Ve Aşık Paşa Sempozyumu Başladı (2)Açılış konuşmalarının ardından, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Neşet Ertaş Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kubilay Kolukırık ve öğrencileri tarafından tasavvufi Türk müziği konseri gerçekleştirildi. Program, açılış oturumu ve akademik tartışmalarla devam etti.

Muhabir: BURCU ÖZTÜRK