MAKAMLAR FANİDİR, VİCDAN BAKİDİR

Ey insan, neyine güveniyorsun?
Ne olursan ol, sonun toprak değil mi?
Hangi makamlarda bulunursan bulun, hangi unvanlara sahip olursan ol, sonun değişiyor mu?
Saraylarda yaşayanlar, kul hakkıyla doymayanlar...
Unutmayın, sarayınızla, malınızla gömülmüyorsunuz.
"Ben başbakanım, beni koruyanlar var, hizmetçilerim var, askerim, polisim var" diye böbürlenenler…
Hepsi dünyalık değil mi?
Bakanlar, vekiller, başkanlar, atanmışlar…
Hani neredeler?
"Ben generalim, ben paşayım, ben rütbeliyim" diye gezenler…
Bugün hepsi iki metre köşkte”kabirde” bizi bekler.
Makamların sonu var.
"Ben seçilmişim" diye kibirlenenler…
Unutmayın, geldiğiniz gibi gideceksiniz.
Fabrikaların, iş yerlerin, tarlaların, bağların var diye mi güvendesin?
Malın mülkün var diye mi rahattasın?
Hepsi kalacak…
Ve mirasçılar birbirini yiyecek.
Yetimin hakkını yiyenler, fakirin lokmasını elinden alanlar…
Ölüm var, hatırlamaz mısınız?
Bir gün biri çıkıp haber verecek:
"Falan kişi vefat etti."
Duyar duymaz hazırlanıp cenazeye gideceksiniz.
Kalabalığa selam verip soracaksınız:
Cenaze nerede?
Nerede yıkanacak?
Hangi camide namazı kılınacak?
Nereye defnedilecek?
Hani bu kişinin adı vardı, unvanı vardı, makamı vardı?
Ne oldu?
Bakın, bir zamanlar gücüne güvenen, dünyayı avuçlarında tutan o insan artık sadece "cenaze" oldu.
Adı, unvanı, makamı unutuldu.
Son yolculuğunda hoca soracak:
Yaşarken Mevtayı nasıl bilirdiniz?
Diriyken, yürürken, gezerken, konuşurken Mevtadan razı mısınız?
Aranızda iken var olan Haklarınızı helal ediyor musunuz?
Ve ardından herkes "El-Fatiha" diyerek arkasını dönecek.
Hani sen ülkenin başkanıydın, bakanıydın, paşasıydın, belediye başkanıydın, seçilmişiydin, atanmışıydın, patronuydun?
Hani toplumda saygınlığın vardı?
Ne oldu?
Bir anda hepsi kayboldu.
Adın unutuldu, sadece "mevta" oldun.
Dünya malı, şöhret,makam, unvan…
Hepsi gelip geçici.
Ruhun bedenden ayrıldığı an, kazandıklarının hiçbiri seninle gelmiyor. Aradığınız kişiye ulaşılamıyor.
Kaldın bir kefene sarılı, bir buçuk metre derinliğinde, bir metre genişliğinde toprağın altında.
Öyleyse, dünyada verilen makamların, unvanların birer imtihan olduğunu unutmayalım.
Asıl mesele, Allah’ın emrettiği gibi dost doğru Müslümanca yaşayıp vicdanı temiz bırakabilmek, arkamızdan güzel hatırlanabilmek.
Çünkü biz topraktan geldik, toprağa döneceğiz.
Mühim olan çamurlaşmamak…