Klasikler

Abone Ol

Kıymetli okurlarım, uzun zamandır okuduğunuz yazılarımda Tanzimat Dönemi, Fecr-i Ati Dönemi eserleri, novellalar, mizah eserleri, macera romanları, çağdaş Türk Edebiyatı eserleri ağırlıklı ve güncel felsefi eserler orijininde kitaplar tanıttım sizlere. Tahmin ediyorum klasik eserlerle ilgili neden yazmadığım aklınıza gelmiş olabilir. Bunun birkaç sebebi var. Öncelikle okuma planlarıma göre yeni okuduğum kitaplar üzerine yazılar kaleme alıyorum. Daha önce okuduğum ve haklarında yazılar yazdığım pek çok kitap var. Bunların toplandığı üç tane de kitabım var. Doğal olarak aynı eser hakkında birden çok yazı yazmak yada eski yazıları yeniymiş gibi ilginize sunmak doğru bir tutum olamazdı. Dosteyevski, Tolstoy, Andre Gide, Jean Jacques Rousseau, Shekaspeare gibi yazarların eserlerinin tamamına yakınını okuduğum için klasiklerden okumadığım kitap sayısı nispeten azalmıştı. Son bir-iki yılda tabii ki klasik eserler okudum (Balzac, Jack London, Turgenyev, Dumas vb.). Başka bir proje (kitap) için yaptığım okumalardan sizlerle buluşan yazılar kaleme almamıştım. Fakat hem onlardan uzak kalmanızı istememem, hem okuma gamım hakkında eksik kanaat sahibi olmanızı dilememem hem de periyodik yazılarla sizle buluşabilmem adına önümüzdeki günlerde birkaç Batı Klasiği ile huzurunuza çıkmayı arzuladım. Hal, niyet böyle olunca; klasik, klasik edebiyat, klasik edebiyat eseri konuları ile ilgili kısa bir literatür ve ansiklopedik bilgiler paylaşmak istedim sizlerle. Haydi Klasik kavramı (edebiyatta tabii) üzerine okuyalım ve düşünelim birlikte…

Klasik, klasik eser kavramlarıyla hangi eserlerin klasik sayılacağı ve bir eseri klasik kabul edebilmenin kıstasları günümüze değin hep tartışılagelmiştir. TDK Türkçe sözlükte klasik, “1. Eski Yunan ve Roma çağı dili ve sanatı ile ilgili olan, 2. XVII. yüzyıl Fransız dili, sanatı ve yazarları ile ilgili olan, 3. Üzerinden çok zaman geçtiği hâlde değerini yitirmeyen, türünde örnek olarak görülen eser ve sanatçı” olarak tanımlanırken, İngilizce sözlüklerde klasik terimi, “yüksek bir değer veya pozisyonda olan”, “yüksek kaliteli”, “Eski Yunan ve Roma sanat, edebiyat ve kültürünün standardında olan”, “alışılmış, yerleşmiş kurallara uygun”, “Eski Yunan ve Roma medeniyetine ait dil, edebiyat ve felsefe çalışmaları” gibi anlamlara gelir.

Eduvit’e göre; Klasik edebiyat, bir dönemi veya bir kültürü temsil eden, zamanla kabul gören ve değer kazanan eserlere verilen isimdir. Genellikle iyi yazılmış, estetik değer taşıyan ve kültürel miras olarak kabul gören eserler klasik edebiyat olarak kabul edilir. Örnek olarak, Homeros'un "Iliada" ve "Odyssea", William Shakespeare'in "Hamlet" gibi eserler klasik edebiyat eserleridir. Klasik edebiyat, sanat ve kültürün gelişmesine katkıda bulunan ve insanlar arasında uzun süre unutulmaz olarak kalması amaçlanan eserlerin genel adıdır. Bu eserler, insanların düşünce ve duygularını, toplumlarının yapısını ve kültürlerini yansıtır. Ayrıca, insanlar arasındaki ortak değerleri ve kültürel mirası belgeleyen önemli eserlerdir. Klasik edebiyat, bugün bile okunan ve değerli bulunan eserler arasındadır ve gelecek nesillere aktarılması amaçlanır. Klasik edebiyat, bir dönemi veya kültürü tam olarak anlamaya yardımcı olabilir. Bu eserler, toplumların inançlarını, değerlerini, düşüncelerini ve yaşam tarzını yansıtır. Aynı zamanda, insanlar arasındaki ortak sorunları, kaygıları ve düşünceleri açıkça ortaya koyar. Bu nedenle, klasik edebiyat eserleri, insanların kendilerini ve toplumlarını tanımasına yardımcı olabilir.

Klasik edebiyat, zaman içinde değişebilir ve güncellenebilir. Yeni keşfedilen eserler, klasik edebiyat kavramına eklenebilir veya mevcut eserlerin önemi azalabilir. Ancak, klasik edebiyat eserleri genellikle kültürel ve sanatsal değeri olan eserler olarak kabul edilir ve insanlar tarafından okunmaya devam edilir.

Klasik edebiyat, okurlar için çeşitli faydalar sunar. Bunlar arasında, dil ve kelime hazinesinin gelişmesi, kültür ve tarih hakkında bilgi edinme, estetik ve sanatsal değerlere uygun bir okuma deneyimi sunma gibi faydalar bulunur. Klasik edebiyat eserleri aynı zamanda, okuyucuların düşüncelerini genişletmesine, hayal güçlerini geliştirmesine ve duygusal becerilerini artırmasına yardımcı olabilir.

Hüseyin Daniş, klasik kelimesini “Sınıflara, klaslara mahsus olarak telif edilen âsâr ile müessirlerine verilen sıfat.” biçiminde tanımlarken (1897); Necip Asım’a göre klasikler, en ziyade taklid ve tanziri mümkün olmayan, sade bir eda ile saf efkârı cami olan eserlerdir.

Edebiyatımızda Tanzimat’tan sonra artan klasik eserler konusundaki tartışmalarda Ahmet Mithat Efendi, klasik eserlerin niteliklerini şu şekilde sıralamaktadır:
1. Klasik bir eserin konusunda temizlik ve doğruluk olmalıdır.
2. Yazma biçimi ve üslubuyla güzel ve açık olmalıdır.
3. Anlatılmak istenen kolay anlaşılır olmalıdır.
4. Üzerinde durulan düşünce bakımından bir değer taşımalı, çoğunluk tarafından değer verilen dinî, tarihî ve ahlakî normlara aykırı olmamalıdır.
5. Bütün bu nitelikleriyle gelecek nesillere bırakılabilecek ve insanlığın faydalanabileceği sevilen, beğenilen eserler olmalıdır.

İsmail Avni, “klasik tabir olunan asarın her milletçe kendilerine mahsusbir güzelliği ve o güzellikte büsbütün kendilerine mahsus bir çeşnisi, bir nefaseti olması lazım geleceği” inancındadır.

Erol Malçok’a göre; “Kusursuz olma” iddiasına en yakın edebiyat eserleri olan klasikler okuduktan sonra bir daha aynı insan olmanıza izin vermez. Belki bu etkinin cümlesini kuramazsınız ama bilirsiniz zihninizdeki varlığını... Bir edebiyat eseri beyninize balyoz gibi inmiyorsa onu ve karakterlerini unutmanız kolay olacaktır. Zamanın eskiliğinin ötesinde, klasikler kusursuz olma iddiasına en yakın edebiyat eserleri olarak çıkar karşımıza. Defalarca okuyabilir ve her okuduğunuzda yeni derinliklere ulaşmanız çok mümkündür.

Hamit Kardaş’a göre Klasik eserler, yazıldığı dönemi aşıp günümüze de ışık tutabilen, bugünün insanına da yol gösterme potansiyeline sahiptirler. Klasik kitaplar hakkında bilgi sahibi olmayan insan yok gibidir. Farklı bir bakış açısı getiren, hiç eskimeden her zaman okunan kitaplara klasik eser diyoruz. Yaygınlık, evrensel anlamda bir onay, farklı bakış açısı, yazıldığı türün en iyi olması gibi unsurlar klasiklerin temel özelliğidir. Bu sebeple çoğu insan, klasikleri defalarca okur. Yazarın yaşadığı dönemi anlatan eserler olduğundan akılda soru işaretleri bırakır ve araştırmaya sevk eder insanı. Klasik eserler, yazıldığı dönemi aşıp günümüze de ışık tutabilen, bugünün insanına da yol gösterme potansiyeline sahiptirler. Öte yandan bu kitaplar yazıldıkları ülkenin/bölgeyi değil, çok daha geniş havzaları uzun dönem etkilemiş, etkilemeye devam etmektedir. Bu şekilde farklı medeniyetleri de etkileyerek bu medeniyetlerin ortak bir noktada buluşmalarına sebep olmuşlardır. Burada klasikleri ikiye ayırmak gerekiyor. Doğu Klasikleri diye tanımlanan eserler genellikle insanın acizliği ve faniliği, tevekkül, takva, aşk ve ilahi aşk gibi kavramları işlemektedir. Bu eserlerde bir hikmet ve bu hikmetten kopan kültürün izleri mevcut. Bunların arasında hükümdarlara sunan ve yönetim esaslarını içeren çok sayıda siyasetname de mevcut. Bir de Batı Klasikleri vardır ki, esasında klasik dendiğinde ilk akla gelen onlar. Tanzimat sonrasından itibaren Türkçeye Batıdan çok kitap tercüme edildi, o çevirilerin bir kısmı bugüne de ulaştı. Günümüzde de çok yoğun çeviri faaliyetleri yapılıyor. Bazı yayınevleri sadece klasikleri basarken bazıları klasikler adıyla kategori oluşturuyor. Klasikler, yani hem Doğu hem Batı klasikleri iyi bir tercümeden okunduğunda büyük bir haz verirken çok şey de öğretir insana.

Eliot’a göre; “Klasik bir eser yazıldığı dili konuşan, milletin karakterini belirleyen, bütün duygu tonlarını bir sanat eserini sınırlayan bütünlük içinde, en zengin bir ölçüde ifade edebilen bir eserdir. Klasik bir eser böyle zengin bir muhtevayı hem en iyi bir şekilde temsil eden hem de ait olduğu toplumun bütün sosyal sınıflarını oluşturan fertlere her şart altında hitap edebilen bir eserdir.”

Saint-Beuve (1804-1869)’ye göre klasik; “İnsanın zekâsını geliştiren, soyumuzun ortak hazinesine yeni değerler katan, açık seçik bir hakikat bulan; tanıdığımızı, her köşesini taradığımızı sandığımız insan kalbinde, ezelden beri mevcut bir tutkuyu gün ışığına çıkaran; düşüncesini, gözlemini, buluşunu, geniş ve büyük, ince ve makul, sağlam ve güzel bir biçimde ifade edebilen; kendine has üslupla herkese seslenen yazar. Zıpçıktı kelimelere iltifat etmeyen bir üslup, hem yeni hem kadim ve çağın kolayca çağdaşı olan” anlamına gelmektedir.

Klasiğin tam 14 kez tanımını yapmış Italo Calvino’nun, klasikleşmiş eserleri nasıl ve neden okumamız gerektiğini anlattığı bir yazısına göre;
1. Klasikler, genelde insanların haklarında “Bu kitabı okuyorum...” değil, “Bu kitabı yeniden okuyorum...” dediği eserlerdir.
2. Klasikler, onları okuyanlar ve sevenler için değerli bir deneyim oluşturur; ancak tekrar okumak için uygun koşulları bulduklarında kendilerine bu şansı yaratmak için onları saklarlar.
3. Klasikler, hem hafızalarımıza unutulmayacak bir şekilde kazındıklarında hem de zihnimizin katmanlarında kendilerini bilinçsizce gizlediklerinde benzersiz bir etki yaratırlar.
4. Klasikleri her okuduğunuzda sizde, ilk okuduğunuzdaki keşfetme hissini yaratır.
5. Hatta bir klasiği ilk okuduğunuzda, daha önce okuduğunuz bir şeyi tekrar okuyormuşsunuz hissi de yaratabilir.
6. Bir klasiğin söyleyecekleri asla bitmez, her seferinde yeni bir şeyler öğrenirsiniz.
7. Klasikler bize eski kitapların yarattığı atmosferi yaratan, geçmiş kültürlerin içinden geçip gelen kitaplardır.
8. Bir klasiğin etrafında her zaman eleştiriden bir toz bulutu olmalı ama bu tozdan her zaman aklanmalı.
9. Klasikler, kulak dolgunluğumuzun olduğu ve konusunu bildiğimizi sandığımız ancak okuduğumuzda daha orijinal, beklenmedik ve yeniliğe açık bulduğumuz kitaplardır.
10. 'Klasik', evrensel olan her kitaba söylenen bir terimdir, antik bir tılsımla eşdeğerdir.
11. 'Sizin' klasiğiniz, ona karşı kayıtsız kalmanıza izin vermeyen ve kendinizi onunla bir ilişki içinde ya da karşısında hissettiren kitaptır.
12. Her klasik başlangıçta diğer klasiklerden önce gelir; ama onu okuyanlar, okur okumaz soyağacında diğer klasiklerin arasındaki yerini bulabilir.
13. Bir klasik, var olan gürültüyü arkaplanda dağılan bir uğultuya indirger. Gürültüde kaybolmaz.
14. Bir klasik, arkaplanda kalmakta ısrar eden gürültüye hakim olur.

En genel kullanımıyla modayla değişmeyen, gelip geçici olmayan, üzerinde en az iki kuşak geçmesine karşın değerini koruyan türünde örnek niteliği taşıyan yapıtlara klasik eser denmektedir… Doğu ve Batı klasiklerinden bol okumalı günler dileklerimle…