Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün hayata geçirdiği düzenlemeler, Kırşehir dahil Türkiye genelinde hisseli tapu sahiplerini doğrudan etkiliyor. Türk Medeni Kanunu’nda yer alan “ön alım hakkı” uygulaması, yeni yönetmelikle daha belirgin hale getirildi. Hisseli tapularda pay sahibi olan vatandaşlar için bu hak, satışı gerçekleştirilen bir hissenin diğer ortaklara bildirilmesi halinde devreye giriyor.
ÖNALIM HAKKI 90 GÜNLE SINIRLANDI
Yapılan düzenlemeye göre, bir hissedar tapu devri yaptıktan sonra, satış işlemi noter yoluyla diğer hissedarlara bildiriliyor. Bildirim yapıldıktan sonra hissedarlar, 90 gün içinde dava açarak satışı durdurma ve öncelikli satın alma haklarını kullanma şansına sahip. Ancak bu sürenin geçmesi durumunda ön alım hakkı tamamen sona eriyor.
ALIM SATIMDA GÖSTERİLEN DEĞER FARKLARI RİSK TAŞIYOR
Kırşehir’de sık karşılaşılan durumlardan biri de tapuda düşük bedel gösterilmesi. Örneğin, gerçek satış bedeli 5 milyon TL olan bir arsa hissesi tapuda 500.000 TL olarak kaydedildiğinde, diğer hissedarlar bu hisseyi yalnızca 500.000 TL ödeyerek devralabiliyor. Bu fark nedeniyle oluşan zararın telafi edilmesi uzun dava süreçlerini beraberinde getiriyor.
FERAGATNAME OLMADAN RİSK DEVAM EDİYOR
Satıştan önce hissedarlardan alınan yazılı feragatname, ileride doğabilecek davaların önüne geçilmesini sağlıyor. Ancak böyle bir belge alınmadıysa, satışın ardından iki yıl içinde hissedarlara dava açma hakkı tanınıyor. Bu süre zarfında her an yasal süreç başlatılabileceği için alıcı ve satıcının dikkatli olması gerekiyor.
KIRŞEHİR’DE TAPU SAHİPLERİNE UYARI
Kırşehir’de mülkiyet ihtilaflarının önüne geçilmesi için, hisseli tapularda gerçekleştirilen her satışın yasal prosedürlere uygun yapılması gerektiği vurgulanıyor. Uzmanlar, özellikle satış bildirimi ve ön alım hakkına ilişkin sürelerin titizlikle takip edilmesi gerektiğini belirtiyor. Aksi durumda, hak kayıpları yaşanabileceği gibi satış işlemi de hukuki açıdan geçersiz sayılabilir.
İCRA VE MAHKEME SÜREÇLERİNE DİKKAT
Özellikle satış bedelinin düşük gösterildiği işlemlerde, mağduriyetin giderilmesi için açılan davalar uzun yıllar sürebiliyor. Satıştan elde edilen gerçek gelirin tespiti, eksik ödenen tutarın tahsili ve söz konusu işlemin iptali gibi süreçlerde mahkemelerin devreye girmesi kaçınılmaz hale geliyor.