Siyaset

Kırşehir’de altın madeni tartışması büyüyor

Anahtar Parti yöneticileri Kırşehir’de düzenledikleri basın toplantısında, altın madeni projesinin kentin su kaynaklarını tükettiğini ve Seyfe Gölü’nü yok olma riskiyle karşı karşıya bıraktığını açıkladı.

Kırşehir’de gerçekleştirilen basın toplantısına, Anahtar Parti STK İlişkileri Genel Başkan Yardımcısı Hayati Çetin, Çevre, Şehircilik, Afet ve Su Politikaları Genel Başkan Yardımcısı Emine Küçükali, Aksaray İl Başkanı Ali Karakuş, Nevşehir İl Başkanı Umut Ergül ve Yozgat İl Başkanı Olgun Sadık katıldı. Toplantıda özellikle Kırşehir’de yürütülen altın madeni çalışmaları ve bu çalışmaların su kaynakları üzerindeki etkileri gündeme getirildi.

Genel Başkan Yardımcısı Emine Küçükali, Türkiye’nin su kriziyle karşı karşıya olduğunu belirterek, Kırşehir’in altın madeni nedeniyle büyük bir felaketin eşiğinde olduğunu ifade etti. Küçükali, “İnsan açlığa bir ay dayanabilir ancak susuzluğa en fazla üç gün dayanabilir. Türkiye susuzluğa sürükleniyor, Kırşehir altın madeni felaketiyle karşı karşıya” sözleriyle tehlikenin boyutuna dikkat çekti.

SU KAYNAKLARI VE TARIM ALANLARI TEHDİT ALTINDA

Köylerde çeşmelerden su akmıyor, musluklardan çamurlu su akıyor. İklim krizi, yanlış su politikaları ve plansız madencilik; halk sağlığını, tarımı, hayvancılığı ve ülke ekonomisini tehdit eden stratejik bir krize dönüşmüştür.

İşte böylesi bir dönemde, Kırşehir'de altın madeni projesi gündeme getirilmiştir. Bu proje sadece bir yatırım değil; Kırşehir'in su kaynaklarını, tarımını, hayvancılığını, kültürünü ve halk sağlığını yok edecek bir felakettir”dedi.

Küçükali,”Kırşehir zaten ağır bir su krizi yaşamaktadır. Köylerde çeşmelerden su akmamakta, dereler kuruyup gitmekte, musluklardan zaman zaman çamurlu su akmaktadır. Belediye verilerine göre günde 801 litre su sağlanırken yalnızca 180 litresi arıtılabilmektedir. Bu tablo, şehrin acil ve sürdürülebilir bir su yönetimine ihtiyacı olduğunu göstermektedir.

Tam da böyle bir dönemde, 1.000'e yakın sondajla şimdiden yeraltı su rejimini bozan altın madeni projesi tarım alanlarını etkilemeye başlamıştır. Eğer devam ederse, Kırşehir'in kısıtlı su kaynaklarını tamamen tüketme riski taşımaktadır.

SEYFE GÖLÜ YOK OLMA RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA

Üstelik proje, Ramsar Sözleşmesi ile koruma altında bulunan Seyfe Gölü'nü doğrudan tehdit etmektedir. Seyfe'nin yok olması; göçmen kuşların yaşam alanlarının kaybolması, ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan ve ülke et ihtiyacının büyük bir kısımını karşılayan hayvancılığın otlaklarının yok olması ve tarımın çölleşmesi anlamına gelir. Bu yalnızca Kırşehir'in değil, Türkiye'nin ekolojik dengesi için de onarılmaz bir kayıptır.

Kırşehir hayvancılığı bugün Ankara ve İstanbul'un et ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılamaktadır. Su kaynaklarının tükenmesi veya kirlenmesi halinde yalnızca Kırşehir değil, milyonlarca vatandaşımızın gıda güvenliği tehlikeye girecektir”ifadesini kullandı.

ÇİFTÇİ VE KÖYLÜ ZOR DURUMDA

Küçükali,”Bugün çiftçiler, hükümetin yanlış politikaları nedeniyle en ağır ekonomik yükü taşımaktadır. Ektiğinden biçtiğinden kazanç elde edemeyen çiftçi çoğu zaman zarara uğramaktadır. Bu tabloyu firsata çeviren madencilik sektörü, köylüye bugünkü koşullarda kazanması imkânsız görünen paralar teklif ederek onu toprağını satmaya zorlamaktadır. Böylece köylü köyünü terk etmekte, tarım arazileri bir bir maden şirketlerinin eline geçmektedir.

Oysa doğru politikalarla çiftçi, maden şirketlerinin teklif ettiği paranın katbekat fazlasını kazanabilir. Bu kazanç yalnızca çiftçiye değil, ülke ekonomisine de katkı sağlayacaktır. Tarım; gıda güvenliğinin, istihdamın ve kalkınmanın temelidir. Ülke ekonomisine katkısı yalnızca %1,2 olan madencilik sektörü, köylüye ne kazandırabilir ki?

Üstelik böylesine yüksek su tüketimi ve kirletme riski taşıyan bir proje için Devlet Su İşleri'nin (DSI) resmi görüşü dahi alınmamıştır. Oysa DSİ görüşü olmadan su kaynaklarını etkileyecek hiçbir projenin ilerlemesi hukuken ve vicdanen mümkün değildir. Çevre Kanunu'nun doğayı koruyan hükümleri ile Maden Kanunu'nun madenciliğe öncelik tanıyan maddeleri arasındaki çelişki, kamu yararını değil, şirketlerin çıkarını koruyan bir düzen yaratmaktadır.

Kent Konseyi ile yapılan istişarede incelenen ÇED Raporu'ndan yola çıkılarak kendi imkanları ile aldıkları numunelerin analizleri neticesinde;

36 farklı çeşit elementin daha bulunduğu,

Bunların bir çoğunun değerinin ve miktarının altından daha fazla olduğu,

Bu elementler içerisinde Nadir Toprak Elementleri'ninde bulunduğu tespit edilmiştir.

ÇED Raporunda belirtilen ifade ile "üretilen konsantre altın külçe altın, saf altın elde etmek üzere yurt içi, yurt dışı (izabe tesisine, metalurjik ayrıştırma tesisine vb.) anlaşma yapılacak tesislere gönderilecektir."

Burada Konstantre altın olarak gönderilecek ürün ile birlikte Nadir Toprak Elementleri'ninde gönderimi mi yapılacak sorusuna cevap verilmelidir.

Ve unutulmasın: Seyfe Gölü yalnızca bir sulak alan değil, aynı zamanda Karacaoğlan'ın, Neşet Ertaş'ın türkülerine ilham veren bir kültür mirasıdır. Seyfe'nin yok olması doğayı susturmakla kalmaz, Anadolu'nun hafızasını da siler”dedi.

ANAHTAR PARTİ’DEN STRATEJİK SU POLİTİKALARI

Küçükali açıklamalarda şu sözlerle vurgu yaptı.

“Bizim Şehircilik Felsefemiz;

Şehirler susuz yaşayamaz.

Şehirler doğaya, toprağa ve insana yaslanarak ayakta kalır.

Afetlere dirençli, tarımı ve gıdayı koruyan kentleşme gerçek kalkınmadır.

Kimliksiz beton yığınları değil, hafızası ve ruhu olan kimlikli şehirler inşa edilmelidir.

Bir şehrin kimliği; suyunu, toprağını, tarihini ve kültürünü korumakla mümkündür.

Kadınların, çocukların ve gençlerin göç etmeyi düşünmediği; kendi imkânlarıyla geliştirdiği kalkınma modelleriyle güvenli ve huzurlu bir geleceği kurabildiği şehirler gerçek şehirlerdir.

Altına değil yaşama; betona değil insana, doğaya ve kültüre yatırım yapılmalıdır.

Çağrımız Net

1.1.000 sondajla başlayan tahribat derhal durdurulmalıdır.

2. DSİ görüşü alınmadan, ÇED süreci tamamlanmadan hiçbir adım atılamaz.

3. Maden Kanunu'nun çevreyle çelişen maddeleri acilen değiştirilmelidir.

Su biterse hayat biter, hayat biterse şehir biter! Biz yaşamı, toprağı ve geleceğimizi savunuyoruz!

Ve basın aracılığıyla partimizin su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi için belirlediği stratejik önerileri belirtmek isterim.

Anahtar Parti'nin Stratejik Su Politikaları

Su Bakanlığı kurularak ivedilikle Su Yasası çıkarılacaktır.

1. Modern Sulama Seferberliği Vahşi sulamadan damla ve yağmurlama sistemlerine geçiş, hibe ve kredilerle destek.

2. Yeraltı Suyu Yönetimi Kaçak kuyuların kapatılması, ruhsatlı kuyulara sayaç, akiferleri güçlendiren yeraltı barajları.

3. Atıksu Yeniden Kullanımı - OSB'lerde ve belediyelerde ileri arıtma tesisleri, sanayi ve tarımda geri kullanım.

4. Şebeke Kayıplarının Azaltılması - Modern şebeke renovasyonu, SCADA sistemleri, yeni binalarda gri su sistemleri.

5. Yağmur Hasadı ve Buharlaşma Kontrolü - Çatılarda yağmur depoları, barajlarda yüzer GES ve membran uygulamaları.

6. Su Verimliliği Bilinci - Halkın ve çiftçilerin su tasarrufu ve iklim değişikliğine uyum konusunda eğitimi.

Bu politikalar hayata geçirildiğinde Türkiye, su stresi yaşayan bir ülke olmaktan çıkacak diyen Küçükali,"su kaynaklarını verimli ve sürdürülebilir yöneten bir ülke konumuna yükselecektir”ifadesini kullandı.