HORASAN’DAN ANADOLU’YA ABDAL GÖÇÜ

Bir Türkmen boyu olan Abudallar Orta Asya’dan batıya başlayan büyük göçlerde onlar da Hazar Denizi’nin güneyinden Anadolu’ya göç kafilesi ile gelen Türkmen boylarındandır bin yetmiş birde Malazgirt zaferi ile Anadolu kapılarının Türklere açılması ile Türk akınları dalga dalga Anadolu ya dağılırken hoca Ahmet Yesevi’nin talebeleri evliyalar erenler alperenler Uçbeyleri olarak Anadolu’nun Türk yurdu olması için stratejik değeri olan şehirlere gönderilmeden önce şimdi İran sınırları içinde olan güney Azerbaycan’daki horasanı üs olarak kullanıp oradan Anadolu’ya gelen kafileler ile abdallarda Anadolu topraklarına ayak basmışlardır

Abdallar da Urfa Antep Maraş Çukurova üzerinden İç Anadolu da Niğde Nevşehir Aksaray Şereflikoçhisar Kırşehir Keskin Kırıkkale Yozgat ve Ankara nın bir bölümüne yerleşen abdallar çalgıcılık mesleklerini ifa ederek geçimlerini sağlamaya devan etmişler

Yirminci yüzyıla damgasını vuran büyük üstat Koca Türkmen Muharrem Ertaş Babası zurnacı Kara Ahmet’in Aksaray’ın Güzelyurt ilçesi Ihlara vadisinde yer alan eski ismi Ala Kilise şimdiki ismi Beli sırmadan Kırşehir in yağmurluya geldiklerini bizzat bire bir bana anlatırken hiç unutamadığım şu sözü söyledi bu bölgede ahi kültürü olan saygı sevgi ve paylaşım var olduğu için bu bölgeye yerleştik bu bölgenin insanları da bizlere sahip çıktılar demişti.

Kırşehir’in yurt içi ve yurt dışında tanınmasına davul zurna saz keman ve ritim çalgıları ile besteledikleri halay oyun ve Türk halk müziği türküleri ile Kırşehir’in UNESCO tarafından kültür şehri olmasına Abdallar vesile olmuşlardır.

Muharrem Ertaş ın dediği gibi Kırşehir halkı günümüzde de Kırşehir Merkez Kaman Çiçekdağı ilçelerinde ikamet eden abdallara sahip çıkmaya devam etmektedir. Muharrem Ertaş’ın ölüm yıldönümünde her yıl çeşitli etkinlikler ile anılmasına devam edilmektedir. Neşat Ertaş da her yıl ölüm yıldönümünde çeşitli etkinlikler ile anılmaktadır. Bu yıl 10. Yıl dönümü vesile ile Kırşehirliler Vakfı olarak Ankara Büyük Şehir Belediyesi ve Emel Taşçıoğlu ile Kırşehir Abdallar Oyun Topluluğu ile benimde şiirimle yer aldığım Ankara Şehir Stadyumu’nda 15 bin kişilik bir kalabalığa hitap ederek andık. Muharrem Ertaş’ın şehrin iki girişine iki heykeli ile emektar eşeğinin heykelini dikerek ölümsüzleştirdiler. 1984 de aramızdan ayrılan Muharrem Ertaş’a Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun

Bozlağın Babası

MUHARREM ERTAŞ

Kıymetini bilmeyenler dışladı,

Ekmek aş yok soğuk damda kışladı,

Garipliğin ta doğuştan başladı.

Zorluğu dikkate almadın usta.

Basardın bağrına meydan sazını.

Çok dinlettin bize acem kızını,

Avşar bozlağının yanık sözünü.

Söyleyip ağladın gülmedin usta.

Ah çektin sen kerem gibi yanarak,

Diyardan diyara göçüp konarak,

Ömür boyu hep eşeğe binerek,

Bu dünyada huzur bulmadın usta.

Mana vardı türkülerin sözünde,

Dünya malı mülkü yoktu gözünde,

Abdal idin edep vardı özünde,

Kimsenin hakkını çalmadın usta.

Yağmurlu'da öğrenince işini,

Kırtıllar'da eş dost derdi başını,

İbikli de kaybedince eşini,

Küstün Cicekdağ'da kalmadın usta.

Yükleyip göçünü dağları aştın,

Yozgat, Kırıkkale, Yerköy dolaştın,

Keskin'den de Kırşehir'e ulaştın,

Çok çileler çektin yılmadın usta.

Felek senin yollarını bağlattı,

Acımadı hançer vurdu ağlattı,

Göz yaşını bir sel gibi çağlattı.

Akan yaşlarını silmedin usta.

Bu fani dünyadan gelip geçtiniz,

Ecel şerbetini sizde içtiniz.

Gönül kapınınız dosta açtınız,

Yolunu yanlışa çelmedin usta.

İbrahim der tek odada oturdun,

Son ömrünü Bağbaşı'nda bitirdin,

Neşet'i de ay ucuna yatırdın,

Heykelin dikildi ölmedin usta.

Bekdikli Halk Ozanı

İbrahim Düğer