Gurbette Bir Öğretmen 3

Abone Ol

Güneşin Kilis’in taş sokaklarına usulca dokunduğu bir an.Minik Filozoflar Sınıfı’nda bugün ders zili değil, hatıranın sesi çaldı.Masalarımızda defterler değil; zahter, susam, sumak ve yüzyılların sabrı vardı.Bir avcun içinde bir yörenin kaderi,bir çocuğun parmak ucunda bir medeniyet duruyordu.

Çocuklarımız zahteri ezerken sadece bir karışım dövmediler taş havanda ;annelerinin sesi geçti avuçlarından,ninelerinin diz dibinde anlatılan hikâyeler düştü yere.Her tanede bir emek,her nefeste bir “biz” vardı.

Kilis’in rüzgârı dolaştı başlarımızda.Sanki uzak bir bağ evinden duman tüttü,sanki eski bir sofrada ekmek bölündü.Çocukların gözlerinde ne sadece merak vardı

ne de sadece sevinç.Orada ait olmanın sessiz bilgeliği parlıyordu.

Bu etkinlik bir yöresel tat öğretimi değildi.Bu,köklerimize yakılan bir mumdu.

Minik Filozoflar Sınıfı’nda bugün bilgi değil, emanet işlendi.Zahter karıldı,ama asıl karılan sevgiyle kültürdü,

emekle kimlikti.

Ve ben.Çocuklarımın kalbine sessizce şunu fısıldadım :

Bir çocuğun kalbine memleket düşerse,o kalp hiçbir zaman yersiz yurtsuz kalmaz.