Bugün Bayram Olsun
Bayram…
Sadece bir takvim günü değil. Bayram, yürekte açan güldür, özlemin dindiği, sevdanın dile geldiği en mahrem andır.
Kimi zaman bir annenin kokusudur, kimi zaman bir sevgilinin gülüşü… Ama en çok da içimize çöreklenmiş bir umudun, “Bugün belki gelir” diye beklediğimiz bir kişinin adıdır.
“Bir selam gönder bari
Bayramdan bayrama” demiş türkümüz olmuş.
“Gönlümün sensin meramı gel, bugün bayram olsun” derken ozan, bayramı sadece gelenek değil, bir vuslat anı olarak tanımlar. Kalbindeki gizli yarayı ancak sevgilinin şifasıyla sarabileceğini bilir. O yüzden bayramı, bir kalp meselesine dönüştürür. Çünkü gerçek bayram, beklenenin gelmesiyle olur.
Aşk, her zaman büyük cümlelerle anlatılmaz. Bazen bir bakış, bazen bir kaş hilali yeter ferman yazmaya. “Ah o gözün, hilal kaşın, okur aşkın fermanını” derken, usta, gözle yazılmış bir destanın içinde kaybolur. Derdi vardır, ilacı sadece sevgilinin sesidir.
Ve o ses duyulursa, işte o an bayramdır.
Türkü ilerledikçe, içimizdeki sızı daha da belirginleşir. Artık sadece bir sevdayı değil, bir yakarışı dinliyoruz:
“Aç gerdan beyaz tenini, çevir yönme yönü / Ne olur garip gönlümü gör, bugün bayram olsun”
Bu sözler, hasretin en sade ama en yakıcı halidir. Sevenin, sevdiğine seslenişidir. Görülmek, fark edilmek, bir tebessümle ödüllendirilmek… Bunların hepsi bir bayramdır, ama o bayram sadece onunla olur.
Bugün takvim bayramı gösteriyor olabilir. Ama bir yürek, sevdiği gelmedikçe bayramı hissedemez. Bayram sabahı yeni bir elbise giymek değil, eski bir yarayı sevdiğinin sesiyle sarmaktır bazen.
Ne diyordu türkü?
Bayram olsun, bayram olsun, canım sana kurban olsun…
Ve belki de biz de tam bunu diliyoruz: Kalbimizi bayram ettirecek olan neyse, gelsin.
Gelsin ki bugün bayram olsun…
“Bir selam gönder bari
Bayramdan bayrama.”