Avukat Çapkın, mahkemenin tedbir kararının ardından filmin fragmanlarının dahi yayınlanmasını durdurduğunu söyledi.
Neşet Ertaş ailesinin Avukatı Uğur Çapkın, yaptığı açıklamada şunları söyledi;
“23 Aralık’ta vizyona gireceği ilan edilen “GARİP BÜLBÜL NEŞET ERTAŞ” filmiyle ilgili olarak geçtiğimiz günlerde önce 3. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi ihtiyati tedbir kararı ardından 16 Aralık 2022’de 43. Asliye Hukuk Mahkemesi esas hakkındaki kararla birlikte tedbir kararı vererek filmin ve fragmanların yayınlanmasını durdurdu. Bu kararların davayı kaybedenler tarafından kamuoyuna çarpıtılarak aktarılması bazı yanlış anlamalara ve yorumlara yol açtı. Zira halkımızın yıllardır Neşet Ertaş’ın sanatına ve kişiliğine duyduğu sevgi ve saygının arkasına gizlenen bu zihniyet, duygu sömürüsü eşliğinde mahkemelerin filme “sansür” uyguladığını ileri sürdü.
Oysa her iki mahkemenin verdiği kararların teknik olarak “sansür”le hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Yüce Mahkemelerimiz, babaları Neşet Ertaş’ın vasiyetine sahip çıkarak baştan itibaren haysiyetli bir duruş sergileyen evlatlarını haklı bulmuş ve yasal hiçbir izni bulunmayan söz konusu filmin her türlü platformda yayın ve gösterimini durdurmuştur.
Gelinen noktada yaşanan süreci kısaca hatırlatalım:
1. Neşet Ertaş’ın kendisinin, hayatının sinema filmi yapılmasını hiçbir zaman sıcak bakmadığı ve bu hususta ailesine vasiyette bulunduğu daha ilk günden herkese söylenmiştir. Usta’nın arzusu olduğu için herkesi bağlaması gereken bu konu, aracı kişiler vasıtasıyla Yapımcı firmaya da ulaştırılmıştır. Ayrıca daha filmin çekimlerine başlanmadan 1 yıl önce 2021 yılının 10 Haziran günü 22. Noter aracılığıyla yapımcıya ihtar çekilmiş, ayrıca 17 gün sonra da bir basın toplantısı düzenlenerek kamuoyu huzurunda “lütfen yapmayınız” denilmiştir. Buna karşın yapımcı, tüm uyarı ve açıklamaları göz ardı ederek “Ben bu filmi ne pahasına olursa olsun yapacağım, buna kimse mâni olamaz” demiştir.
2. Neşet Ertaş Ailesi ve Kalan Müzik tarafından mahkemelerde davalar açılmış fakat yapımcı firma bütün bunlara hiç aldırmadan çekimlere devam etmiştir. Gerek ailenin gerekse Neşet Ertaş’ın yakınlarının açıklamalarını önemsemeyen yapımcıya davalar devam etmekte iken son olarak 5 Ekim 2022 tarihinde bir ihtar daha çekilerek hiç değilse filmin vizyon tarihinin davaların sonucuna kadar ertelemesi teklif edilmesine rağmen, yapımcı 23 Aralık’ta ısrar etmiştir.
3. Yapımcı taraf, Mahkemelerin tam altı defa kesin süre vererek senaryoyu talep etmelerine rağmen her defasında bahaneler uydurarak Mahkemelerin bu talebini yerine getirmemiştir. Böylece davalar devam ederken oldu-bittiye getirerek filmi vizyona sokmak ve davaları etkisiz bırakmak amaçlanmıştır. Nihayet filmin tescil edilebilmesi için 7 Aralık’ta filmin senaryosu Kültür Bakanlığına teslim edilmiş ve söz konusu senaryo Kültür Bakanlığı tarafından Mahkemelere ibraz edilmiştir. Her iki mahkeme de film senaryosunu gördükten sonra karar vermiştir.
4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, Neşet Ertaş’ın yasal varisleri ile telif hakları konusunda yetkili firmadan izin alınmaksızın 9 adet Neşet Ertaş türküsünün 3 adet Muharrem Ertaş türküsünün filmde kullanıldığını tespit ederek filmin vizyona girmemesi yönünde “İhtiyati Tedbir Kararı” vermiştir.
5. Ardından Asliye Hukuk Mahkemesince Filmin içeriğinin, Neşet Ertaş’ın kendisinin ve aile fertlerinin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı tespit edilerek, filmin her türlü yazılı, basılı ve görsel medyada yayınlanmasının ve sinemalarda gösteriminin önlenmesi yönünde nihai kararla birlikte ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Çünkü senaryoda Neşet Ertaş’ın aile mahremiyetinin, aile fertlerinin kişilik haklarının ihlal edildiği, gerçek dışı pek çok sahne bulunduğu tespit edilmiştir.
6. Kaldı ki filme esas alındığı söylenen kitaba, Neşet Ertaş tarafından sadece türkülerinin doğru yazılması, kitabın söz ve notalarından ibaret olması şartıyla izin verilmiştir. Bu durum karşı tarafın kendilerini haklı çıkarmak için yayınladığı 2011 yılına ait bir videoda bizzat Neşet Ertaş tarafından ifade edilmektedir.
7. Yine filme dayanak olduğu söylenen kitabın yazarı 2013 yılında kitabın tanıtımı için katıldığı TV programlarında benzer şekilde konuşmuş, Neşet Ertaş’ın kendisine özle hayatına kitapta vermemesi gerektiğini ifade ettiği ortaya çıkmıştır.
8. 15 yıldır bir türlü tamamlanmadığı için Neşet Ertaş’ın yakınındaki herkese “Bu adam kitabı yayınlamak için benim ölmemi bekliyor” dediği kitap Neşet Ertaş’ın vefatından kısa süre sonra yayınlanmıştır. Ve kitabın içinde sadece 25 türkünün notası yer almaktadır.
9. Vefatından 20 gün kadar önce, kanser tedavisinin dördüncü aşamasında olduğu ve ağır ilaçlar aldığı bir günde yanında noter katibiyle Neşet Ertaş’ın evine gelen Erol Parlak, “kitabın basılabilmesi için formaliteden ibaret basit bir muvafakat vermen gerekiyor” diyerek tüm eserlerinin 25 yıl her türlü kullanım hakkını kendisine veren sayfalar dolusu bir muvafakatname imzalatmıştır. İşte söz konusu film, bu şartlar altında imzalattırılan böyle bir belgeye dayandırılarak çekilmiştir. Bu muvafakatnamelerden aile haberdar edilmemiş bunların varlığı film tartışmaları sırasında ortaya çıkmıştır.
10. Aileden hiç kimsenin filmle ilgili maddi/manevi herhangi bir talebi olmadığı halde, yapımcı kendisiyle pazarlık yapıldığını söyleyerek ağır iftiralarda bulunmuştur. Aynı yapımcı iki ay kadar önce mahkemeye verdiği yazılı beyanında ailenin yurtdışında yaşadığını söyleyerek 4 yıldır kendilerine ulaşamadığını söylemektedir. Mahkemedeki beyanlarıyla kamuoyuna yaptığı açıklamaları açıkça çelişen yapımcı, yalan beyan ve duygu sömürüsüyle insanları etkilemeye çalışmaktadır.
11. Yapımcının bir diğer gerçek dışı beyanı da ailenin başta filme razı olduğu sonrasında Erol Parlak’ın projeden çıkarılması talepleri yerine getirilmediği için filme karşı
çıktıklarıdır. Oysa aileye sormadan filme kendisinin izin verdiği yani film projesinin fiilen başlamış olduğu Hüseyin Ertaş’a bizzat Erol Parlak tarafından gönderilen e-posta ile bildirilmiştir. E-postada Erol Parlak “...yapımcı Mustafa Uslu bir Neşet Ertaş filmi yapma hazırlığında....Ben olmasam bir başkasıyla ama mutlaka filmi çekeceklerini söylediler. ... Bu sebeple teklifi kabul ettim.” İfadelerini kullanmıştır. Görüleceği üzere Mustafa Uslu, Erol Parlak ile iletişime geçmiş; Uslu’nun teklifini kabul ettiğini ise Hüseyin Ertaş’a Erol Parlak’ın kendisi haber vermiştir. Yapımcının iftiralarını çürüten bu e-postalar da mahkeme dosyasına ibraz edilmiştir. Ayrıca bu ifade yapımcının aslında kitap olmasa da filmi çekmekte kararlı olduğunun, yani kitabın sadece bahane olduğunun kitap yazarı tarafından açıkça kabul edilmiş halidir.
12. Filme dayanak olduğu iddia edilen kitapla senaryonun neredeyse alakası olmadığı gibi, senaryoda anlatılan Neşet Ertaş’ın gerçek Neşet Ertaş’la çok az ilgisi vardır. Filmde anlatılan olaylar, kişiler, durumlar, anekdotlar çok büyük oranda kurgu, hayal ve çarpıtmadan ibarettir. Bu bakımdan film Neşet Ertaş’ı insanlara, gelecek kuşaklara tanıtma iddiasından çok uzaktır. Sadece Neşet Ertaş tarafından bilinebilecek olan hayal gücüyle doldurulmuş olayların Neşet Ertaş’ın hayatı olarak anlatılması ve Neşet Ertaş’ın kamu ile paylaşmadığı aile mahremiyeti ve özel hayatının filme konu edilmesi hukuken kabul edilemez.
13. Bu konuda sadece bir örnek vermek gerekirse, Neşet Ertaş’ın hayatının son 15 yılında en yakınında olan, hakkında kitap yazan, ilk belgeseli çeken ve kendisiyle ilk ve son TV programı yapan sanatçı ve yazar Bayram Bilge Tokel’in senaryoda adı bile geçmemektedir. Çünkü Neşet Ertaş’ın, “Beni Almanya’dan tekrar ülkeme çekip getiren önce Allah, sonra Bayram Bilge Tokel oldu” dediği bu kişi, tüm ısrarlara rağmen “Neşet Ertaş Kitabı” adındaki eserinin telif hakkını filmcilere satmayı ailenin, yani hakkın ve hakikatin yanında yer almıştır.
Sonuç olarak başlangıcı ve devamı hukuksuzca cereyan eden “Garip Bülbül Neşet Ertaş” adlı film iki farklı mahkemenin vermiş olduğu kararla durdurulmuştur. Mahkeme Kararlarının ardından yapımcı “bebeğime kürtaj yaptılar” gibi çirkin ifadelerle, maddi zarara uğradığını belirterek kamuoyunun duygularını sömürmek amacıyla açıklamalar yapmaktadır. Belirtelim ki, sürecin başından bu yana uyarılara kulak asmayan yapımcı ortaya çıkan maddi zarardan mesuldür. Mahkeme kararlarının böylesine bayağı ifadelerle nitelenmesinin takdiri ise halkımıza aittir.
Bu süreçte Neşet Ertaş'ın ve ailesinin haklı davasına destek veren tüm kişi, kurum ve kuruluşlara aile adına en kalbi teşekkürlerimizi sunarız.”